-46- Seni gördüğüm zaman

106K 3.6K 1.4K
                                    

100.000k' ya yakın bakış? Arkadaşlar mutluluğuma diyecek yok :)) Bu kitabı yazarken bu kadar beğenilceğini düşünmüyordum. Yine harikasınız♥♡♥♡♥

İyi okumalar :* 

"Bana bak, 5 dakika beklerim en fazla." Arabaya yaslanmış bana bakan kötü çocuğuma gözümü devirdim. "Yüzüncü söyleyişin."

"Anlamadığın için, bin kez falan söylemeyi düşünüyorum." Ona dil çıkarttıktan omzumdan hafif düşen çantayı düzelttim. Çanta Bülent Ersoydan daha ağır yemin ediyorum.

Batuhanlara beni Ediz bırakıcağı için ve benimde üstümü değiştirmem için bizim eve gelmiştik. Ediz gerizekalısı eve girmeyi kabul etmiyordu, halamdan tırsıyor mu ne artık bende bilmiyorum.

"Hadi gitsene, şimdiden 4 dakka oldu." Ofladıktan sonra arkamı döndüm ve eve doğru adımladım ama Ediz bir anda beni kolumdan tutup çektiği için ona döndüm. Çantam kolumdan düşerken dünya varmış, dedim. O ne ağırlık.

Edizin elleri belimi kavrarken dudağını dudağıma bastırdı. Elimi saçlarına daldırdım. Acaba Kıvanç Tatlıtuğla öpüşsem de böyle hissedermiyim? Ediz kim lan Kıvançın yanında.

Ben aklımdaki karşılaşmalarla meşgulken Ediz geri çekildi ve sırtımdan tutarak beni evime döndürdü. Yerdeki çantayıda koluma resmen attıktan sonra "Hadi çabuk bekliyorum." dedi. Bu öpücük neydi şimdi?

Amaağğn yaa, diyerek eve girdim. Çantamı resmen yere fırlattıktan sonra burnumdaki kokuyla kaşlarım havaya kalktı. Ayaklarım benden bağımsız mutfağa ilerlerken ben şoklardaydım.

Mutfağa daldığımda halam bana döndü ve gülümsedi. Elindeki mantı mı lağn?

"Ay sen halaların en güzelisin. Ay sen bitanes.." 

"Yalakalık yapmada otur ye kuzum." Şu anda yalakalık yapmıyorum, diye iddialaşabilirdim ama ciddi işim var. Mantı yemek!!

Hemen masaya atlayıp halamın önüme mantıyla dolu tabağı koymasını sabırsızlıkla bekledim. Kendimi ıssız bir adadan sonra istanbulda kebapçıya gelmiş mağara adamı gibi hissediyordum. Ediz biraz beklese bir şey olmaz heralde. Burda devlet meselesi var sonuçta!! Halam mantı yapmış olum.

 İştahla yemeğimi yerken halam "Öpüşüyor musunuz siz?" diyince az daha boğuluyordum. Halam bir yandan sırtıma vururken bir yandan da bana su içirmeye çalışıyordu. "Helal, helal!"

Ayda bir bi mantı yiyek dedik gelen soruya bak. "O nerden çıktı hala?" dedim salağa yatarak. Şu anda mantı yemeye devam etmek istiyordum ama gelebilicek ani soruları düşündükçe boğazımın boş kalması daha cazipti.

"Arabanın orda gördüm sizi." Yüzüm kırmızı rengini alırken masanın altından ellerimle oynamaya başladım. Dizilerde böyle durumlarda ya telefon çalar yada zil,kız kurtulur. Hadi Ediz! Hadi koçum! Çal şu zili! Gerçi Ediz buraya gelirse ve halamda aynı soruyu Edize sorarsa büyük bir ihtimalle Ediz "Evet" der. Rahatına tükürdüğümün çocuğu!

"Hala saçmalama ya, yanlış görmüşündür." Yalana bak! Yemin ediyorum yalandan cehenneme gidicem bu gidişle.

"Kız ne yanlış görücem bu mutfaktan bütün yol görünüyor." 

Benim dahi (!) aklıma neden bu ayrıntı gelmedi?

Şimdi ben halama ne diycem?

Kızar mı?

Kızmaz mı?

Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

Pasta olsada yesek. Ay ne diyorum ben ya? Burda bile açgözlülüğüm hayat felsefesi. Hayatım tehlikede yaa.

Baş Belası(AskıyaAlındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin