-65- Yalnız

71.3K 2.8K 526
                                    

Yine ve yine sinirim bozuldu :D Geçen bölümde bahsettiğim şahıs benim cevabımdan sonra yine cevap vermiş. Ben gerektiğini söyledim ama sinirlerim bozuldu. Elim ayağım titreyerek paylaşıyorum. Vicdansoz. Falan DF:G

Ediz ismi için özenti dediğini söylemiştim. Birde yazım yanlışlarına çok takılmış. Sonuçta ben buraya eğlenmek için yazıyorum. Sizin eğlenmeniz için. Kitabım edebiyat tarzı değil, mizah tarzı. Yazım klavuzu yazmıyorum, kendi çabımda hayallerimi yazıya döküyorum. Yazım yanlışlarını elimden geldiğince düzeltmeye çalışıyorum ama yinede görürseniz söylersiniz. Birinci bölümdeki yorumlara bakıp kızın yazıklarına bakarsanız sevinirim :P

Neyse iyi okumalar :***

Yüzümdeki ifadeyle neşeleri giden sözde doğum günümü kutluyan grubunda yavaş yavaş yüzü düştü. 

"Özür dilerim." Sesim çıkana kadar hıçkırarak ağladığımı bilmiyordum. Hızla dış kapıya yöneldim. Kapıyı sertçe kapatıp dışarı çıktım.  Soğuk tenime işlerken kollarımı belime dolayıp ilerlemeye başladım. Evin içinden bağrışlar geliyordu. Ediz kim bilir neyin peşindeydi? 

Bileğimdeki elin sahibine döndüğümde "Bırak!" diye bağırdım. Ona anlatmıştım. Annemin öldüğü günün doğum günüm olduğunu biliyordu. Buna rağmen nasıl böyle bir ahmaklık yapabilmişti? Hemde en fazla güvendiğim insan..

"Bilmiyordum." dedi telaşla. Kolumu kurtarmaya çalışıp "Bırak beni!" diye bağırdım. Bağrışım hıçkırıklarla sonlanırken kendine çekip kollarını belime sardı. Güven vermek istercesine saçımı okşarken omuzlarına vurmaya başladım. Kollarındayken ağlama hissim artmıştı. Bana verdiği güven günün duygusallığıyla aklıma annemi getiriyordu. 

"Yemin ederim bilmiyordum Mira. Böyle salak bir şey yapıcaklarını bilmiyordum." Kulağıma doğru fısıldadığında güçsüz kalan kollarımı serbest bıraktım ve ona vurmayı kestiğim için daha sıkı sarılmasına izin verdim. 

"Nasıl unutabildim?" diye yakındım. Doğum günümü nasıl unutabilirdim? Bundan daha önemlisi, annemin ölüm gününü..

"Üzgünüm." diye fısıldayıp dudağını boynuma bastırdı. Kollarımı boynuna sardım.

Saçımı öptükten sonra kolları belimi daha sıkı sardı. "Uzun zamandır yanına uğramıyorum bile. Kötü bir evlat mıyım Ediz? Tamam ölmüş olabilir ama hala annem o benim. Anısı kalbimde." Hıçkırıklarımdan konuştuklarımın anlaşıldığını umuyordum. Çünkü konuşmaya bile zor güç bulurken tekrar etmek zordu. 

Beni birden kucağına alınca sorun çıkartmayıp göğsüne yaslandım. "Konuş." dedi emir veren sesiyle. 

"Bana emir verme." diye söylendim. Gülümseyip burnunu yanağıma sürttü. Kucağındayken beni yere götürüyordu. "Konuşur musun Leydim?" 

Yüzümü buruşturdum. "Yada emir ver." Yere oturduğunda haliyle bende kucağında olduğum için oturmuş oldum ama kucağına.

Baş Belası(AskıyaAlındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin