-54- Senin hayaletin

99.7K 3.3K 639
                                    

Arkadaşlar vote sayısı 400'ü geçmesine rağmen bölüm paylaşmadım/yazmadım. Çünkü Soma'da hayatını kaybeden insanların yası varken ben hikayemi gülerek yazamamda, sizi güldürememde. Geç gelen bu bölüm için özür dilerim. Ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi anladığım için bu bölüm ne kadar komik yada eğlenceli olur bilemiyorum. Sizi seviyorum, umarım hikayemle bile olsa size bir şeyler katabilmişimdir. 

İyi okumalar;

"Aşığım ulan sana!!" 

Beynimin derinliklerinde yankılanan bu söz nefesimi keserken Edizin öpüşüne yorulmadan karşılık vermem garipti. Boynuna doladığım kollarım onu bırakmazcasına bağlıydı ve düşünebildiğim tek şey Edizdi. Edizin sözleri, Edizin gözleri, Edizin saçları, Edizin kasları... Tamam Edizin kaslarını boşverin.

Uzun zamandır tanışmıyorduk. İki ayı geçmişti sadece. Belkide resmi olarak bugün sevgili olmuştuk Bunu tarihe yazmalılar.

16 Kasım 2013 

Beynim itiraz etmeden kaptı bu tarihi ve en derinlerine yerleştirdi kalbimin. Kasımda aşk başkadır derlerdide inanmazdım. Gerçi hala inanmıyorum. Benim için aşk, Edizin kaslarının olduğu yerde başkadır. Ay aman... Edizin gözlerinin olduğu yerde başka... Bugün kaslarına baya bir taktım çocuğun.

Aramızda Edizin gerilimli telefon müziği gelince hiç hoşnut olmasamda geri çekilmeye çalıştım ama Ediz izin vermemesinin yanında öperken üstüme doğru yürümeye başladı ve bende otomatik olarak geriye gitmeye başladım. Arada nefessiz kaldığımız için geri çekiliyor ama sonra yine öpüşmeye devam ediyorduk. Böyle giderse rekor kırıcaz; Hiç durmadan öpüşen çiftler grammy ödülü. Babam benimle gurur duyar mı bilemiyorum. Kızının öpüşmesiyle böbürlenen bir baba yoktur heralde.

Telefon susup tekrar çalmaya başladığında Ediz beni duvara yaslamıştı. Lanet olası telefon sinirimi bozmaya başladığında zar zor geri çekildim. Nefes nefese "Bir baksan iyi olucak." diyip gülümsediğimde telefonun umrunda olmadığını belirten bakışlarla bana muzhipçe baktı. "Öpüşmeye devam etmek daha cazip bence." Sözüyle sırıtırken yine öpmeye başladı ve telefon sustu. Tam buna sevinicekken yine çalmaya başlayınca Ediz homurdanarak geri çekildi. Hiç duymadığım küfürler ediyordu ve bende bu haline gülüyordum.

"Eğer siktiğimin telefonunu çalan kişinin yeterli bir açıklaması yoksa telefonu bir taraflarına sokucam." Telefonu cebinden çıkarmaya çalışırken bir an durup başını kaldırıp bana baktı. Bende küfürlerine gülmekle kızmak arasında bir tipte kalmıştım. "Pardon." dediğinde gülmeye karar verdim.

Edizden;

Telefonu hışımla çıkartıp ekrana bakmadan kulağıma götürdüm. "Ne sikime arıyorsun?" diye bağırdığımda yine küfür ettiğimi farkedip Miraya özür dilermiş gibi baktım ama kızmış gibi durmuyordu. Aksine gülüyordu ve o gülüşüne ölüyordum. Kelimenin tam anlamıyla, ölüyordum.

"Abi Berkayın adamları bastı mekanı." Arayana harcıycağım küfürleri direnkman Berkaya yönlendirdim ve Miraya orda durmasını işaret ederek biraz uzaklaştım ama gözüm Miradaydı. Kurt falan kapar şimdi. Gerçi kurtta dayanamaz onun çenesine.

"Adamları halledip mekana getirin. Mirayı eve bıraktıktan sonra gelicem." Son sözü söyleyen taraf hep ben olduğum için direnkman telefonumu kapatmak için yönlendim ama Can "Dahası var." diyince sinirle "Berkay piçine endişelenicek değilim. Düne kadar süt olan adam yüzünden nefesimi harcayamam. Mekana getirin ebesini.." derken Mirayla göz göze geldik. Derin bir nefes alıp "Mekana getirin." dedim.

Baş Belası(AskıyaAlındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin