26.Bölüm - Hayal Kırıklığı

416 41 14
                                    

YN: Selam Gençler. Geçen hafta bölüm atamadım biliyorum. Lakin bilgisayarımla yoğunluktan buluşabildiğimiz söylenemez. Yoğun olmadığım zamanlarda peş peşe bölüm attığımı zaten biliyorsunuz. Yine de açıklama yapayım dedim.

Yorum!... Yorum!... Yorum!

Keyifli okumalar.

*-*-*-*-*-*

Yaşlı adam Sehun'un beklenmedik sözleriyle şaşkınlığa uğrarken, dudakları mühürlenmişti sanki. Onun son derece soğuk ve de donuk ifadesi, iliklerine kadar ürpermesine vesile olmuştu.

Nasıl olur da Sehun'un her şeyi öğrenmesi mümkün olabilirdi? Bu imkânsızdı çünkü her şeyi ayarlamıştı.

O kafasının içinde kendi kendini yiyip bitiren sorularla boğuşurken, Sehun ellerini ceplerine sokmuş ve pencere kenarına yürüdü. Kayıtsız ve umursamaz görünmekten çok hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Lakin bu hayal kırıklığının nedeni, her şeyi bildiğini açık etmenin verdiği bir hayal kırıklığından başka bir şey değildi.

Sırtı onlara dönük bir şekilde, pencere camının yağmur yüzünden bıraktığı buğuya takılı kalan bakışlarına rağmen, soğuk sesi tüm odaya yayılmıştı.

"Hangi amaçla burada olduğunuzun farkındayım hanımefendi ve kesinlikle onu elde edemeden buradan çekip gitmek zorunda kalacaksınız."

Sung Ryung, şimdiye değin bu kadar sarsılıp şaşırdığını hatırlamıyordu. Oğlu olarak nitelendirdiği çocuk, tüm şansını elinden alacak kadar sert ve umursamaz bir tutum sergilerken, işinin zaten kolay olacağını da düşünmemişti.

Ya da her şeyi birden alt üst edecek böylesi bir tepkiyi beklemiyordu. Sehun bunu nasıl öğrenmiş olabilirdi? Onca yaptığı plan boşa gitmişti.

"Buraya hiç gelmemişsin gibi yapmak kolay olurdu. Lakin söylediğin ve ya söylemek üzere olduğun her şeyin koca bir yalandan ibaret olduğunu sessizliğinden anlayabiliyordum. Büyükbabamın da sırf ben olan biteni öğrenmeyeyim diye başından beri her şeyi ayarladığının da farkındayım. Bu yüzden seninle bu odada olmamı istemedi... Yazık üzülmeliyim ama üzülmek yerine sadece sana acımaktan başka elimden bir şey gelmiyor."

"Beni öylece yargılayıp kovacak mısın gerçekten?"

"Seninle ilgili bir şey yapmak istemiyorum. Çünkü hayatıma asla dâhil olamayacaksın. Bir daha buraya gelmeye de çalışma. Aksi takdirde huzurumuzu bozmaktan hakkında tutuklama kararı çıkarttırırım. Bundan sonra seni çevremde dahi görmek istemiyorum. Yoksa yemin ediyorum zerre pişmanlık duymayacağım şeyler yapmak zorunda kalırım."

Yaşlı adam her ne kadar sert ve ödün vermez bir yapısı olsa da, Sehun'un bu şekilde öğrenmiş olmasıyla sarsılmıştı. Dizleri ilk defa onları taşımamak için direnç gösterirken, yardımcısı bu durumu fark ederek, onu en yakındaki koltuğa oturtmuştu.

"Sehun... Sen nasıl? Nereden öğrendin?"

"Ne önemi var? Nasıl veya neden? Bu soruların hiçbir anlamı yok. Önemli olan bunları artık biliyor olmam değil mi majesteleri?"

Kendi yüz ifadesinin düşüncelerini ele vermediğinden neredeyse emindi. Ama koca odanın ortasında, şaşkın ve altüst olmuş bir yüz ifadesiyle, neredeyse omuzları çökmüş, ufalmış gibi görünen Sung Ryung için bunu söylemek ne yazık ki mümkün değildi.

"Sevgili Veliaht bu konuda ne gibi bir çözüm öngörüyorlar?"

Sehun, sertçe büyükbabasına bakarak dişlerini sıktı. Artık bununla uğraşmak istemiyordu. İçinde bu kadına karşı hiçbir duygu belirtisi yoktu. O yüzden buna karar verecek olan kendisi değildi.

Ruhumun DalgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin