6 Sene Sonra...
Büyük demir kapıdan geçerken, başını çevirip, yanında duran genç adama baktı tatlı bir tebessümle. Sonra dikkatini tekrar yola verdi.
Her adımında hatıralar adeta beynine üşüyordu. Ne için orada oldukları aklına gelince, içinde giderek büyüyen kedere engel olamadı. Gözleri çok nemlenmişti bile.
Yaşamın garip olduğunu kabul ediyordu. Bir şeyleri sonsuza kadar istemek, gerçekten de bencillik gibi görünebilirdi. Ama o mutluluk kelimesini bile seviyordu.
Yaşadığı acılar, göğsünün içinde birer yara izi gibi kalmıştı sanki. Ne zaman düşüncelere dalıp gitse, o anı tekrar yaşıyordu.
Üzüntüsünü anlatmaya kelimeler bile yetmezdi o anda. Kabinin üzerine çöreklenmiş acıyı kelimelere döküp anlatmak zordu.
Dayanmak zorundaydı, dayanmalıydı. Bu zamana kadar da acısını göstermemek için çok çaba sarf etmişti. Zor bile olsa da yapmak zorundaydı.
Sehun, düşünceleri bu derece yoğun ve acısı bu derece hissedilebilen bir şekilde yolda yürürken, birden bir el elini şefkatle kavradı.
"Babacım iyi misin?"
Sehun, oğluna dönüp bakarsa gözyaşlarının onu dinlemeyeceğini biliyordu. Eğer yüzüne bakarsa üzüldüğünü görüp, onun da üzüleceğinin farkındaydı. Bu nedenle onun kendisini izlediğini bilerek, sadece olumlu bir şekilde başını salladı. Ona ilk defa yalan söylediğini anlamamasını umarak.
6 yaşında kalbi henüz acıyla tanışmamış, pırıl pırıl bir çocuğa ölümü nasıl anlatabilirsiniz? Gidenin bir daha gelmeyeceğini ve onu bir daha asla göremeyeceğini nasıl göğsünüz sıkışmadan söyleyebilirsiniz?
Bunun bir önemi yoktu ve hiçbir zaman da olmayacaktı.
"Babacım lütfen üzülme, bak ben yanındayım."
Sehun, ister istemez tebessüm etti. Evet, meleği yanındaydı. Özellikle de yaşama sebebini düşününce, hemen kafasını çevirip arkasına baktı.
Saniyesinde göz göze geldiler. Onun da gözleri doluydu. Ne hissettiğini biliyordu. Hep bilmişti. O da kendisiyle birlikte aynı acıyı çekmişti.
Hayatta en çok sevip, en çok değer verdiği insan, onu hep bekleyen ve ona karşı sevgisi azalmak yerine her gün, her saniye daha da çoğalan insan. Sevdiği, nefes alıp verme nedeni eşi Luhan.
"Biliyorum oğlum, bunun için her gün şükrediyorum."
"Appa da çok üzgün. Dün akşam sana bakıp bakıp sessizce ağladı."
Sehun şaşırmıştı ama sesini çıkartmadan durup eğildi. Ona çaktırmadan gözlerini sildi ve küçük oğlunun güzel yüzüne baktı. Yanında duran genç adam da hemen yanlarında durunca, ona başıyla gitmesini söyledi. Gidince de oğluna sordu.
"Tam olarak ne zaman ağladı oğlum?"
"Sen telefonla konuşuyordun. Sende ağlıyordun babacım. Seni öyle görünce bende çok üzüldüm. Babamın ve appamın ağlamasını istemiyorum. Üzülmeyin olur mu?"
Sehun, oğlunu kendisine çekerek sıkıca sarıldı. Luhan yanlarına gelince, onun da elini tutup öptü. Oğlunu kucağına alarak, mezarlığa doğru kendilerini bekleyen insan kalabalığına doğru el ele yürümeye başladılar.
*-*-*-*-*-*-*-*
1 Ay Sonra...
Luhan, Sehun'un amcasını kaybetmesinin acısını hala görünür bir biçimde hissettiğinin farındaydı. Onun için bir şey yapamamak, Luhan'ın kendisini çaresiz hissetmesine neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanficRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...