İki gün Sonra...
Chanyeol, her şeyi ayarlamış ve Minseok'un kendi yöntemleriyle iyice sakinleşmesini sağlamıştı. Şimdi de onu hastaneye geri götürmesi gerekiyordu. Başta ailesi olmak üzere onu bekleyenler vardı. Luhan, ona son bir kez veda etmek için onunla birlikte şehir merkezine gelmek için ısrar etmeseydi, belki her şey daha kolay olacaktı.
Chanyeol, sürücü koltuğunda oturmuş, dikiz aynasından, arka tarafta oturan Luhan ve Miseok'a baktı. İkisi de oldukça sakin görünüyordu. Minseok, başını Luhan'ın omzuna yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. Luhan ise camdan dışarıyı izliyordu.
Chanyeol, arabayı durdurunca Minseok kapalı olan gözlerini açtı. Üzgündü çünkü bunun Luhan'ı son görüşü olacağını hissetmişti. Luhan, onun için endişeliydi. Sevgili olmasalar da, Luhan onu tamamen yitirmekten, kaybetmekten korkmuştu.
Korktuğu için onu kimse suçlayamazdı. Abisi Chanyeol, onun endişelerini anlıyordu. Lakin tedavisinin geciktirilmesinin, Minseok'a ve çevresine verebileceği hasarın boyutlarının büyük olacağının da farkındaydı.
Luhan, Chanyeol ile dikiz aynasından göz göze geldi. O sırada Minseok, Luhan'ın yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Luhan, onun gözlerinin içine bakınca, aslında kendisine sessizce veda ettiğini anladı.
Minseok, bir anlığına eskisi gibi olmayı ve ona dokunabilmeyi dilemişti. Hastalığı yüzünden ona zarar verebileceğinin ve ondan kesinlikle uzak durması gerektiğinin de farkına varmıştı.
İyileşebilmeyi herkesten de çok istiyordu. Bunun için ne kadar çabalaması gerektiği umurunda bile değildi. O Luhan'ı geri istiyordu. Eskisi gibi olmayı, onun Minseok'u olabilmeyi umut ediyordu.
Sessizlik dakikalarca uzarken, onu kendisine çekerek yüzünü avuçlarının arasına aldı. Luhan'ın dudaklarını kendi dudaklarıyla örttü.
Minseok, öpücükten kendisini geri çekip onun gözlerinin içine baktığında, nemli olduklarını gördü. İçi burkulsa da, onu burada bırakıp gitmek daha zordu.
Bu nedenle ondan iyice uzaklaşarak, kısık ama anlaşılabilir bir sesle konuşarak, kafasını cama doğru çevirdi.
"Lütfen git Luhan."
"Minseok..."
"Senin yanındayken seni daha fazla özlememe izin verme lütfen git... Benim için yeterince zor."
Luhan, gözleri dolu bir şekilde Minseok'a sıkıca ve son kez sarıldı. Birbirlerinden zorlukla ayrılırlarken, Luhan arabadan indi ve hemen sırtını arabaya doğru döndü.
Minseok'un kendisini ağlarken görmesini istememişti. Bu nedenle önünde durdukları dükkânın, vitrin camındaki yansımasından gidişlerini izledi. Araba iyice uzaklaşınca da o zamana kadar tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı.
Öylece kalakalmıştı. O sırada biri arkasından omuzuna dokununca ister istemez irkildi. Kafasını çevirip baktığında ise çok şaşırmıştı. Böyle bir günde onu karşısında bulacağını hiç düşünmemişti.
Üstelik ona kızgın olup olmadığından bile emin değildi. Gözlerini ellerinin tersiyle silerken, ona aldırmadan yürümeye başladı.
"Luhan! Dur lütfen!"
"Seninle konuşmak istemiyorum Jongin."
Jongin, onu kolundan sertçe tutup durmasına neden oldu. Luhan, sert tutuştan kendisini hızla kurtarırken, Jongin, kendisini üzgün gözlerle izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanfictionRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...