Şehvete boğulmuş bedeni, deli divane olduğu adamın içine son vuruşlarını yaparken, eğildi ve tadının bağımlılık yaptığı dudakları öptü.
Henüz onunla işi bitmemişti. Ondan kendini mahrum bıraktığı ve onun da kendisinden mahrum kaldığı her anın, her dakikanın ve her saniyenin özlemini dindirmeden de o yataktan çıkmamaya niyetliydi.
Bunu ona ve kendisine borçlu olduğunu biliyordu. Üstelik duyguları her zamankinden daha yoğun ve sahipleniciydi.
Kolları onu sarmak, gözleri ona bakmak ve dudakları da sanki sadece onu öpmek için yaratılmış gibiydi.
Ona aynı zamanda minnet duyuyordu. Aşkının yanında kendisinden vazgeçmeyip, sonuna kadar kendisine sadık kaldığı için.
Ne olursa olsun onu bırakmadığı için...
Nefes nefese bir şekilde geri çekildi ve ne zaman baksa içini bir mum misali eriten gözlere uzunca bir süre kilitlenip kaldı.
Elinin sıcaklığının sırtından yanağına kaydığını hissettiğinde, bu küçük dokunuşun etkisi onu tekrar heyecanlandırmaya yetmişti.
Sehun, şimdiye kadar yaşadığı ilişkilerin aşk olduğunu sanırken, aslında ne kadar da büyük bir yanılgı içinde olduğunu, onun gözlerinin içine yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bakarken, şimdi daha da iyi anlıyordu.
Luhan'ın içinden çıkmadan onu yattığı yerden kaldırdı ve kucağına oturttu. Tekrar içinde hareket etmeye başladığında, Luhan kollarını onun boynuna dolayarak başını onun boynuyla omzu arasına yasladı.
Hareketleri ne çok yavaş ne de sertti. Onu daha çok hissetmek, ruhunu tamamen onunla doldurmak istiyordu.
Luhan başını kaldırdı ve ellerini onun yanaklarının üzerine koydu. Zevk yüzünden başı dönse de baygın bakışlarını onun gözlerinin içine sabitledi ve Sehun'a kocaman, içten bir gülümseme bahşetti.
Sehun'un elini kendi erkekliğinde hissettiğinde ise ister istemez odağını kaybetmişti. Yine de ezbere bildiği dudakları es geçmeyerek ve tutkulu bir şekilde birleştirdi.
Tekrar içine boşalmadan önce yorulan sevgilisini yatağa yatırmış ve Luhan'da saniyeler sonra onun eline boşalmıştı. Üzerinde tatlı bir yorgunluk olsa da, içini varlığıyla dolduran adama, aşkla sıkıca sarıldı.
Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken, Sehun onun saçlarını okşamaya ve yüzüne küçük öpücükler bırakmaya başladı.
"Seni çok özlemişim..."
"En az benim kadar mı?"
"Belki de senden bile daha fazla."
Luhan bu lafa kıkırdamaya başladığında, Sehun kendisini tutamayarak onu gülüşünden öptü.
"Sana sormak istediğim bir soru var Han, ama bana bunun için kızmandan korkuyorum."
Gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikip, kızmasından korktuğu şeyin ne olduğunu bilmese de, duymak isteyip istemeyeceğini merak etmişti.
"Ne söyleyeceğini bilmezsem, neye nasıl tepki vereceğimi sana söyleyemem Hun-ah."
"Haklısın..."
Sehun, yavaşça onun içinden çıkarak yatağın yanına uzandı ve gelişigüzel çıkarıp attığı kıyafetlerinin içinde bir şeyler aramaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanfictionRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...