21.Bölüm - Yixing'in Gizemi

415 46 6
                                    


Onun yanına gidip gitmemekte kararsız kaldı. Çünkü eğer giderse, Sehun'un tepkisini çekmek istemiyordu. Gitmez ise de yanında olma dürtüsü baş edilemez bir hale gelecekti. Hele de öğrendiklerinden sonra onu yalnız bırakmak istemiyordu.

O kararını verene kadar, yabancı adam çoktan konuşmayı bitirerek, soğukkanlılığını bir nebze dahi bozmadan, geldiği limuzine binerek kafenin önünden ayrılmıştı.

Luhan, Sehun'un davranışlarını izlerken, onun moralinin bozuk olduğunu fark etti. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Göğsü öfkeden inip kalkıyor ve sakinleşmek için kendisini inanılmaz bir şekilde zorluyordu.

Hızla arkasını ona dönerek, yüzünde ıslak bir iz bırakan yaşları elleriyle hızlıca temizledi. Onun kendisini böyle ağlarken görmesini istemiyordu. Birkaç kez derin derin nefes alıp kendisini sakinleştirdikten sonra artık yanına gitmeye hazırdı.

Arkasını döndüğü anda, endişeli düşünceleri yüzünden onun geldiğini görmemiş ve ona çarpmıştı.

Geri çekileceği sırada Sehun onu bırakmayıp, sıkıca sarıldı. Ona öyle bir şekilde sarılıyordu ki, Luhan, onun teninin sıcaklığını, içindeki ateşi, hatta kalbinin atışını bile kendi göğsünün içinde hissediyordu.

Kalp atışları öyle bir seviyeye gelmiş, o kadar etkilenip heyecanlanmıştı ki, kulaklarının birer domates gibi kızardığına neredeyse emindi.

Başını onun omzuna dayarken bir şeyler söylemek istiyor ama doğru sözcükleri bulmakta zorlanıyordu.

Sehun'a bu zaman içerisinde ciddi denebilecek bir şekilde bağlanmıştı ve bu bağın giderek güçlendiğini hissediyordu. Daha öncesinde yaşadığı deneyimlerin hiç birisinde, bu tip yoğun hislere boğulduğunu hatırlamıyordu.

"Sana böyle sarılmamalıydım."

Sehun'un söylemiyle ne demek istediğini anlamasa bile, Luhan onun sokak ortasında ve böyle işlek bir yerde sarılmaktan bahsetmiş olabileceğini varsaymıştı.

Esasında bu bile umurunda değildi. Ne zamandır bu kadar umursamaz olduğunu da bilmiyordu.

"Ama ben hiç şikâyetçi değilim."

Sehun, derince bir iç çekerek gözlerini kapatıp, yüzünü Luhan'ın saçlarına gömdü. Bir süre kokusunu içine çekip saçlarını okşadıktan sonra yine aniden onu bırakmıştı.

Luhan'ın vücudu, az önceki sıcaklığa bu derece alışmışken, aniden soğuk bir dalga misali yokluğu iliklerine bile işlemişti.

Sehun, tekrar içini çekip bir süre yüzüne baktı. Sanki söylemek istediklerini bakışlarıyla anlatmaya ve Luhan'ın da bunu anlaması için çabalıyordu.

Birden az önce ki ruh halinin taban tabana zıt bir şekline bürünüp, Luhan'a içten bir şekilde gülümsedi ve ellerini ellerinin arasına aldı.

Her iki elin avucunu yukarıya kaldırarak birer birer öpücük bırakıp, Luhan'ın gözlerinin içine sanki onu yakıp, küle çevirmek istermiş gibi bir hasretle baktı.

"Seni artık eve bırakayım."

Luhan, onun bu tuhaf ruh hali yeti içine sinmediğinden sormakta sakınca görmedi.

"Sen bir yere mi gideceksin?"

Sehun, ona bakıp az önce konuştukları şeyi duyup duymadığını merak etti. Başını olumsuz bir biçimde sallayarak sadece gülümsedi.

Ruhumun DalgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin