16.Bölüm - Kıvılcım

494 53 11
                                    

Jongin, içtiği bilmem kaçıncı içkinin duygularını bastıracağını düşünerek kendini avutmaya çalışırken, birinin yanına oturup, kolunun üzerine elini koyduğunu fark edince, kafasını çevirip yan tarafında oturan ve kendisiyle ten temasında bulunan kişiye baktı.

Dudak çizgileri anında yukarı doğru kıvrılmış ve yanında oturan kişinin gözlerinin içine bakmıştı. Açıkçası sarhoş olup olmadığından bile emin değildi. Çünkü yanında oturan kişinin kendisine tanıdık gelmesine rağmen, nereden tanıdığını çıkartamamasının başka bir açıklaması olamazdı.

Belki de olmadık şeyler görmeye başlayacak kadar sarhoş olmuştu. Ama o zaman görmesi gereken kişi neden Lu değil de bu adamdı? Neden onu görüyordu? Aklının kendisine oyun oynadığından emin, fakat hala gördüğünden emin olamayarak sağ elini kaldırıp, işaret parmağını yanında oturan adamın elmacık kemiğine hafifçe bastırdı.

"Bir hayal için fazla sıcaksın!"

Baekhyun, sesli bir şekilde gülüp kafasını iki yana salladı. Onu bu denli etkilediğinin farkında değildi.

"Beni hayal ettiğini bilmiyordum Jongin."

"Etmiyordum..."

"Peki, neden hayal gördüğünü düşünüyorsun?"

Jongin, dudaklarını bir çocuk gibi büzdü ve içini çektikten sonra omuzlarını silkti. Belki de mantıklı düşünme evresini çoktan geçmişti.

"Sanırım... Çok içtim... Emin değilim."

"Emin olduğun bir şey var mı?"

"Hiçbir şeyden emin olmamak sayılır mı?"

"Bence yeterince içmemişsin."

Jongin, Baekhyun'un anında depresif ruh halini değiştirdiğini tüm sarhoşluğuna rağmen fark etmişti. Onun söylediği şeye keyifli bir şekilde kıkırdar iken, tüm bedenini ona doğru çevirdi.

"Ne o, bana ders mi vereceksin?"

"Aklını başına getirme dersi mi? Buna kesinlikle seve seve gönüllü olurdum."

Baekhyun, Jongin'in gözlerinin içine büyük bir kararlılıkla bakarken, Jongin tekrar önüne dönerek, barmene bardağını tekrar doldurmasını işaret etti.

Fakat barmen yerinden bile kıpırdamayınca Baekhyun'a baktı. Onun öfkeli olduğunu görünce çok şaşırmıştı. Zihni bulanık olsa bile onun sinirlenebileceğini aklına bile getirmemişti. O kadar hayat dolu ve pozitif bir yapısı vardı ki, şimdi ki hali o halinden kat be kat uzaktı.

Bu sefer işaret parmağını Baekhyun'un kaşlarını çattığı için kırışan çizgiye dokundurdu. Baekhyun şaşırmış ve ifadesi anında değişmişti. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken, Baekhyun çoktan kahve siparişini vermişti bile.

"Bana bakıcılık yapmak için mi geldin?"

"Benim gibi bir bakıcıya sahip olmak Jongin, o kadar da kolay değildir. Kendini bu konuda şanslı saymalısın."

"O zaman neden buradasın?"

"Az önce de dediğim gibi, gönüllüyüm."

"Bunu isteyip istemediğimin bir önemi yok mu?"

"Eğer itiraz etmeni isteseydim, direkt olarak sana sorardım."

"Beni yola getirmek için fazlasıyla kararlısın anlaşılan."

Ruhumun DalgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin