Luhan, yanağını dayağı camın soğukluğunu bile neredeyse hissetmiyordu. O çoktan düşüncelerinin içinde kaybolmuştu. O yüzden nereye gittiğinin de bir önemi yoktu. Büyükbabasının belli belirsiz mırıldanmasını ve Büyükannesinin de güzel sesiyle ona eşlik ettiğini duyuyordu.
Geçen son üç ayını düşündü. Nasılda bir anda karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale bürünmüştü. Öncelikle Minseok. Hastanede onu ziyaret etmesine izin verseler de, ailesi başta da annesi kendisine çok katı davranmıştı. Eğer Kai yanında olup ona destek olmasaydı, izin vereceğini bile sanmıyordu.
Kai aklına gelince içini çekti. Hâlâ ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Kafasını karıştıran en büyük etken, ona hiçbir zaman o yönde bir ümit vermemesiydi. Büyükbabası dikiz aynasından ona bakınca tebessüm edip bakışlarını yola çevirdi.
3 Ay Önce...
Kai, onu öptükten hemen sonra geri çekildiği için, Luhan nasıl bir tepki vermesi gerektiğini kestirememişti.
"Bir şey söylemeyecek misin Luhan?"
Luhan, ondan başka her yere bakıyordu. Ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Kai, onun en yakın arkadaşıydı. Yerinde bir başkası olsaydı başka türlü davranacağından emindi. Kendisini toplamak ve birkaç şey söylemek zorundaydı. Olası tüm yanlış anlamayı ortadan kaldırması gerekiyordu.
"Sadece bunu beklemiyordum."
Kendi sesini bile zor duymuştu. Hiçbir şey olmamış gibi davransalar, Kai'nin kırılıp kırılmayacağını düşündü. Bir yanı ona çok öfkeliyken, bir yanı ona kızamıyordu. Kızmamasının nedeni onu her zaman yakın arkadaşı olarak görmesinden dolayıydı.
Onun için bu öpücüğün hiçbir anlamı yoktu ve hiçbir şey ifade etmiyordu.
"Tek söyleyeceğin bu mu gerçekten?"
"Ne söylememi bekliyorsun Kai?"
"En azından kızdıysan bile normal bir şekilde tepki vermeni. Sen ise sadece susuyorsun! Az önce fark etmediysen hâlâ seni öptüm. Bu bir şey ifade etmiyor mu senin için?"
"Etmeli mi?"
"Luhan! Lütfen..."
Luhan, gerçek bir cevap ya da tepki vermedikçe Kai'nin kendisini zorlayacağını biliyordu.
"Buna bir anlam yüklemek zorunda mıyız? İkimiz yakın arkadaşlarız, hiçbir şey olmamış gibi davranamaz mıyız?"
"Duygularımı da söküp atmak ister misin?"
"Kai lütfen bu şekilde davranma."
Kai ellerini saçlarının içinden geçirerek elini cebine attı. Buruşmuş sigara paketinden tekrar kırık bir sigara çıkartarak yakıp, pencere kenarına gidip oturdu. Derince bir iç çekince Luhan, onun içinde bu durumun hiç de kolay olmadığını fark edebiliyordu.
"Amacım seni bir şeylere mecbur etmek değildi. sadece senin bana karşı neler hissettiğini anlamaya çalışıyordum."
"O zaman neden sadece doğrudan bana sormuyorsun?"
"Bana dürüst cevap vereceğine güvenebilir miyim?
"Sana ne zaman yalan söyledim Kai?"
"Soruma soru ile karşılık verdiğin andan itibaren."
"Ben kardeşini severken, sen sırf bütün bunları seni sevip sevmediğimi anlamak istediğin için mi yapıyorsun yani? Sen benim en yakın arkadaşımsın Kai. Seni kaybetmek istemiyorum. Ama kusura bakma, seni hiçbir zaman o gözle görmedim. Görmeyeceğim de..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
Fiksi PenggemarRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...