1 Hafta Sonra...
Sehun, bahçesindeki ahşap bankta, düşüncelerine gömüşmüş bir şekilde oturuyordu. O kadar dalmıştı ki, birinin ona seslendiğini bile nedense çok sonra fark etti. Kafasını çevirip, sesin sahibine baktı.
İster istemez yüzünde, artık onu her gördüğünde olduğu gibi, kendisinin bile alıştığı bir tebessüm oluşmuştu.
Onu bu kadar çabuk ayakta görmeyi beklemediği için de ayrıca çok sevindi.
"Selam, Senin hastaneden bu kadar çabuk çıkacağını düşünmemiştim."
"Daha fazla yatmaya dayanamadım."
"Peki, şimdi daha iyi misin?"
"Evet, ama doktor bir ara kontrole çağırdı."
Luhan, bunu der demez suratı asılmıştı. Sehun, oturduğu yerden kalkarak, bahçe kapısına onun durduğu yere geldi. Hafifçe başını yana eğip onun yüzüne baktı. Luhan, onun hakkında, özellikle bir konuda, yanılmadığından kesinlikle emindi.
Sehun çok şefkatli biriydi. Dışardan çok umursamaz ve mesafeli biri gibi görünse de aslında oldukça cana yakın ve ilgili biriydi.
Hastanede kaldığı süre zarfında, sık sık ziyaretine gelmiş ve onunla onu neşelendirecek konuşmalar yapmıştı. Kendisine hiçbir zaman neler yaşadığını sormamış ya da sorgulamamıştı. Bu da Luhan'ın ona karşı hayranlık duymasına neden oluyordu.
Ama Luhan, onun aksine onunla ilgili çok fazla şeyi merak ederken buluyordu kendisini. Fakat bilmediği bir nedenden dolayı da ona sormaya çekiniyordu. Sanki sorarsa, aralarından çoktan kalkan duvar, tekrar yerleşecek ve daha da kalınlaşıp, ona ulaşmasını engelleyecekmiş gibi hissediyordu.
"Neden suratın asık?"
Luhan, Sehun'un sorusuyla ona acı bir şekilde gülümsedi. Ailesiyle az önce pek de hoş olmayan bir konuşma yapmıştı ve bunun neticesinde de ister istemez keyfi kaçmıştı.
"Ailemle konuştum da az önce..."
"Anlatmak ister misin?"
"Jongin'in bana olan ilgilisini öğrenmişler. Hatta hastanede yaşanan tatsız olayı da biliyorlar. Sanırım Büyükannem ağzından kaçırmış."
Der demez aklına, hastanede Jongin'in kendisine söyledikleri ve Sehun'u da içine soktuğu tatsız durum gelmişti.
Sehun, Luhan'ın düşüncelere daldığını ve bununla birlikte bakışlarını yüzünden ayırmadığını fark etmişti.
"Bana neden öyle baktığını açıklamak ister misin?"
"Şey... O gün senden olanlar için özür dileme şansı bulamamıştım. Özür dilerim Sehun."
Sehun şaşırmıştı ama bunu yüzüne yansıtmamaya büyük bir özen göstererek, tebessümünü hiç bozmadı ve başını olumsuz bir biçimde salladı. Luhan'ın gözlerinin içine bakarak derin bir nefes aldı ve sağ elini onun omuzunun üzerine koydu.
"Dert etme, özür dilemeni gerektirecek bir şey olduğunu hatırlamıyorum."
Luhan, Sehun'un bu tavrından dolayı içi ısınmış ve yüzüne de bir gülümseme yayılmıştı. Ona karşı mahcup hissetse de nedenini çok merak ediyordu.
"Bunu neden yapıyorsun Sehun?"
Sehun, elini onun omuzundan çekip, bir süre hiçbir şey söylemeden onun gözlerinin içine baktı. Bu sefer şaşkınlığını gizleyememişti. Birkaç saniye kafasının içindeki düşünceleri, düzenlemeye çalıştı. Bakışlarını Luhan'dan kaçırarak, soruyu anlamamış gibi davranmaya karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanfictionRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...