Sehun, çiçek tarlasında Luhan ile birlikte olduktan sonra, onu da alıp saraya getirmişti. Artık halka eşini ve bebek beklediklerini açıklamak istiyordu.
Danışmanları, yardımcıları ve John ile konuşarak bu işi organize etmelerini söyledi. Kısa bir sürede tüm hazırlıklar yapılmış ve Luhan iki hafta içerisinde resmi olarak halka tanıtılmıştı.
Bebek doğduktan hemen sonra Luhan'ın taç giyme töreni yapılacaktı. Bu süre zarfında Sehun bir an olsun Luhan'ın yanından ayrılmıyor ya da onu yanından ayırmıyordu.
Yeterince ayrı kaldıklarının acısını çıkartırcasına, resmi ülke işlerini hallederken bile, Luhan, Sehun'un çalışma odasının hemen köşesine konmuş olan büyük koltukta uzanıyor ya da kitap okuyor, kimi zaman hamileliğin verdiği yorgunluktan uyuya kalıyordu.
Luhan, hamileliğinin altıncı ayına girmiş, Karnı iyice belirginleşmiş ve büyümüştü.
O gece onuruna verilen resepsiyon onu yormuş ve erkenden odasına çekilerek uyumuştu. Gece aniden uyanmış ve canı tatlı bir şeyler çekmişti.
Kafasını yan tarafına çevirince Sehun'un derin bir şekilde uyuduğunu gördü. Tebessüm ederek eğildi ve yanağına küçük bir öpücük bıraktı.
Terliklerini giyerek yataktan kalktı ve paytak adımlarla sessiz bir şekilde yatak odasından çıktı. Onu gören korumalar ve saray muhafızları anında hazır ola geçiyor ve onu selamlıyordu.
Mutfağa indiğinde etrafta kimsecikler yoktu. Buzdolabını açıp, kendisinin özellikle sevdiği için yapılan tatlılardan kalan var mı diye göz gezdirdi. Bulunca da sevinçle ellerini çırptı.
Tabağı buzdolabından alarak kapağını kapattı ve mutfaktaki devasa büyüklükteki masanın üzerine bıraktı. Çekmecelerden birinden de çatal alıp, masanın köşesinde duran taburelerden birine oturdu.
İştahlı bir şekilde tatlısını yedi. Tabağını lavabonun kenarına bırakarak mutfaktan çıktı. Yüzünde tatmin olmuş bir tebessümle karnını okşadı ve yine paytak adımlarla yukarı yatak odasına çıktı.
Kapıyı açtığı anda Sehun'un ayaklandığını ve yarı çıplak bir şekilde yatağın çaprazında duran tekli geniş koltukta oturduğunu gördü.
Sehun, onu görür görmez gülümsemiş ve ona yanına gelmesi için elini uzatmıştı. Luhan, kocasına yüzünde tebessümle paytak adımlarla yaklaştı.
Sehun, onu kucağına çekmiş ve eşinin karnını şefkatle okşamıştı.
"Bebeklerimin canı tatlı mı çekmiş?"
"Nereden anladın hayatım?"
Sehun, gülerek Luhan'ın şaşkın bakışları altında dudaklarının kenarına bulaşan tatlı izlerini diliyle yaladı ve onu öptü.
"Bebeğim özellikle tatlı yerken kendinden geçtiği için, dudaklarının kenarına bulaştırdığının farkında değil de ondan."
Luhan kıkırdayarak başını Sehun'un omzuna gömdü ve onu boynundan öptü. Sehun derince bir çekerek sevdiği adamın saçlarına bir öpücük bıraktı.
Bir yandan da diğer eliyle onun karnını okşuyordu. Kraliçeyi ve onun tarafını tutan herkesi, ülkeden sürdüğünden beri daha huzurlu hissediyordu.
Eşinin zarar görmesini, hele ki eşi bebek beklerken, hiçbir riske girmek istemiyordu. O yüzden ne olur ne olmaz diye güvenliği iki katına çıkarttırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanfictionRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...