2 Ay Sonra...
Lay, yine evin önünde durmuş son iki aydır yaptığı gibi, yüksek sesle ve onun kendisini duyduğundan emin bir şekilde, pes etmeden yalvarıyordu Sehun'a.
O ise içeride, şöminenin yanında yere oturmuş, önündeki içki şişelerine bakıyordu. Daha ne kadar buna dayanabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Sevdiği adam onu hayal kırıklığına uğratmış ve kalbini parçalara ayırmıştı. Artık ağlamaktan neredeyse kurumuş gözlerine ellerinin içleriyle bastırdı. Babası onu bu halde görseydi kesinlikle affetmezdi. Onun bu tip şeylere toleransı yoktu. Oğlunun zayıflık göstermesi fikrinden bile hoşlanmazdı.
Ama anlayamazdı da. Nasıl acı çektiğini, ruhunun nasıl dağıldığını, kalbinin nasıl kırıldığını ve güveninin nasıl onarılamaz bir biçimde sarsıldığını anlayamazdı.
Başını sallayıp babasını düşünmeyi hemen bıraktı. Derin bir nefes alıp başını koltuğun kenarına yaslayarak gözlerini kapattı.
Geçecek miydi? İçindeki bu hiç bitmeyecekmiş gibi canını acıtan ve onu yakıp kavuran bu tarifsiz acı onu yiyip bitirmeden geçecek miydi?
Evinin kapısı ısrarla çalmaya devam ederken, daha fazla dayanamadı. Bu şekilde ölen kalbinin ve kırılan gururunun yasını tutamazdı.
Güçsüz bir şekilde beyaz renkli koltuktan destek alarak ayağa kalktı. Sakin adımlarla banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Hiç değilse onunla yüzleşirken, kendisini biraz olsun toplayabilmeyi umut ediyordu.
Yüzünü havluyla kuruturken, aynadaki aksine baktı. Aynadaki yüz kendisine çok yabancı geldiğinde şaşırmamıştı.
Olayın olduğu günden beri doğru düzgün uyuyamıyor ya da yemek yiyemiyordu. Ne zaman gözlerini kapatmaya kalksa Lay'i o yabancı adamla gördüğü an geliyordu aklına.
İçindeki tüm enerji solmuştu sanki ve geriye de yaşayan bir et parçası bırakmıştı. Havluyu bir kenara koyarak koridora çıktı. Dış kapıya doğru ilerlerken, içindeki ses bunu yapmasının hiç de iyi sonuçlar doğurmayacağını söylüyordu.
Ama artık buna bir son vermesi gerektiğinin bilincindeydi. Lay'in yalvarmak için kapısının önüne geldiği her gün biraz daha öldüğünü hissediyordu.
Onunla kendi evlerinde bir yabancıyla ve kendi yatak odalarında sevişirken gördüğünden beri görüşmemişti.
Telefonlarını açmıyordu. Sırf onunla yüz yüze gelmemek için, birlikte yaşadıkları evin tüm eşyalarını atarak yakmış ve ondan anahtarı geri istemektense evin kilidini komple değiştirmişti.
Evi satışa çıkartarak, şimdi yaşadığı ve Lay'in 2 aydır sürekli yalvarışlarıyla taciz ettiği evde yaşamaya çalışıyordu. Tabi buna yaşamak denebilirse.
Keşke yaktığı eşyaların kül yanışını izlerken, kalbini de söküp yakabilseydi.
Kapıyı hiçbir ifade barındırmayan bir yüzle açtı. Lay onu görür görmez hemen yanına gelmişti. Sehun'un tekrar bir anda gitmesinden korkarmış gibi tedirgindi. Onun için Sehun'un kapıyı açması bir mucize gibiydi.
Lay'in de gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Sehun o an bunun bir önemi olmadığını düşündü. Netice de Lay sadece vicdanı el vermediği için buradaydı. Kendisini affetmesini bekliyordu.
Sehun'un emin olduğu bir şey varsa o anda, Lay'in onu gerçekten de sevmemesiydi. Sevseydi onu aldatmayacağını düşünüyordu. Herkes ikinci bir şansı hak etse de Lay bundan çok uzaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
FanfictionRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...