John bu kadar yakınında durup, gözlerini yüzüne dikmişken, Luhan ne diyeceğini bilemedi. Üstelik dostça olmaktan çok uzak, tanımadığı birine karşı fazla önyargılı bakışlardı bunlar. Yutkunup derin bir nefes aldı. Henüz daha ne söyleyeceğine karar verememişken, John söze girdi.
"Yoksa nereden başlayacağını bilmiyor musun?"
Luhan, onun bir şey söylemesine izin vermemesine kızmış ve dik dik bakarak John'a sessiz bir karşılık vermişti. Baekhyun ve Jongin'in oturduğu masaya kaçamak bir bakış atmış, umursamaz görünmeye çabalamıştı.
"Benimle oyun oynamak için mi şu an buradasın? Yoksa gerçekten konuşup yardımcı olacak mısın?"
"Sence Luhan-si?"
Luhan, John'u bir süre süzdü ve sanki o anda yeni bir şeyi fark etmiş gibi aniden kendisini bir tuhaf hissetmişti. Başını hafifçe yana eğip gözlerini kıstı.
"Benden korkuyor musun John-si?"
John, Luhan'ın söylediğine çok şaşırsa da gülerek bu şaşkınlığını kapatmaya çalışmıştı. Hayır, Ondan korkmuyordu. Ama bu onu tehdit olarak görmediğini göstermezdi.
Ona hemen cevap vermek yerine kafedeki garsonlardan birini işaret ederek yanına çağırdı. İki kahve söyledi. Bu esnada hala tebessüm ediyor ve Luhan'ın tepkilerini izliyordu.
Luhan, oldukça çekici, yakışıklı ve güzel denilebilecek bir erkekti. Üstelik verdiği cevaplardan dolayı John onun zeki olduğunu da fark etmişti ve en önemlisi de Sehun'a karşı hissettiklerinin yoğun olduğu çok aşikârdı.
John, Luhan'ın bakışlarından bunu okudukça kendi kendine kudurup duruyor ama sakin görünüşü onu dizginliyor, duygularını bastırmasına yardımcı oluyordu.
Bunu daha önce bir kez daha yaşamıştı. Lay ile birlikteyken, onu gördüğü ilk anda nefret etmiş, çoğu zaman Sehun'u Lay konusunda uyarma girişimlerinde bulunmaya çalışmıştı. Yaşananlardan dolayı yaptıklarının başarısız bir uğraş olduğu apaçık ortadaydı.
"Senden neden korkmalıyım Luhan-si?"
"Çünkü aksi olsaydı bana bu derece düşmanca davranmazdın."
John sesli bir şekilde gülüp başını salladı. Etkilenmişti, Sehun'un da Luhan'da ne bulduğunu yavaş yavaş anlamıştı.
"Gerçekten çok zekisin."
"Açıkçası beni bir tehdit olarak görmen için bir sebep yok."
John, kaşlarının ikisini de kaldırıp ona baktığında, Luhan, az önce blöf olarak ileri sürdüğü şeyin gerçek olduğunu kavrayınca, neye uğradığını şaşırmıştı. John, Sehun'a karşı ilgi duyuyordu. Hatta belki de ilgi duymaktan daha fazlasıydı.
"Yüzündeki ifadeye bakılacak olursa, sanırım neden bana karşı bir tehdit oluşturduğunu anlamış olmalısın."
Luhan'ın dudakları kilitlenmiş ve aklı öyle bir karışmıştı ki, o anda verebildiği tek tepki Baekhyun'a bakmak olmuştu.
Çünkü Baekhyun bundan haberdar olduğunu ona mahcup bir şekilde bakıp, omuzlarını silkerek fazlasıyla belli etmişti. Üstelik bu konu hakkında kendisini uyarabileceği halde o yapmamayı seçmişti.
"Kafan karışmış olmalı."
"Öyle bir şey ima ettin ki, sence de karışık olması doğal değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Dalgaları
Fiksi PenggemarRuhumun dalgaları, koşup kabarmayınız Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak. Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak, Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız. Dümdüz olsam diyorum ve kumlu bir sahili Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız...