O kadar çok bastırıyordum ki kağıdın alev alması an meselesiydi!
Titreyerek yazdığım o cümleyi yine kendime olan sinirimden dolayı titreyerek siliyordum.Korkağın tekiyim ben,daha onun yüzüne karşı bile söyleyememişken gidip bir kağıt parçasına onu sevdiğimi yazamazdım.
Ama söyleyemiyordum da....
Onun gibi cesur olmak isterdim ya da özgüveni yerine tam oturmuş biri,benim korkaklığım ona o cümleyi söylemekle ilgili değildi,hissettiğim tarifsiz duyguları iki kelimeye nasıl sığdırabileceğimdi.Evet belki o kendi hislerini iki kelimeye sığdırabilmişti ama bana kalsa o iki kelimeyi bile söylemesine gerek yoktu.Çünkü o hareketleriyle,tavırlarıyla ve sözleriyle bile beni dünyanın en şanslı insanıymışım gibi hissettirebiliyordu.
Durum benim için öyle değildi....O bana ne zaman yaklaşmaya çalışsa ben hep geri kaçtım,beni koruyup kollamak,sahip çıkmak istediğinde defalarca kez reddettim.Hatta onun gözünde şuan ilişkimizin bitme sebebi de bendim.
Yaptığım bütün bu dengesiz hareketler ve hatalar yüzünden o cümleyi söylemek zorundaymışım gibi hissediyordum.En kötüsü de buydu ya;içimden geldiği için söylemek yerine zorunluluktan dolayı söylemeyi tercih ediyordum.
Onunla bir gelecek hayali kurmak istiyorum ama bu kadar kopukken hayal kurmak ne haddime!Yıllıklar hazırlanmaya başlandı,yakında keplerimizi havaya atıp mezun olacağız peki ya sonra?Üniversite için ne yapmayı planlıyor,ailesinin yanına geri mi dönecek,sormak istediğim o kadar çok şey var ki....
Yanına yaklaşıp bir merhaba bile diyemezken o kadar soruyu arka arkaya sormam mümkün değildi.Sanki o ve grubu okulumuza yeni gelmişler gibi hissediyordum,o günlere geri dönmüş gibi....Ve düşünüyorum da eğer ikinci bir şansım olsaydı daha düzgün bir tanışma şekli tercih eder miydim diye?Hayır etmezdim,çünkü her şey,her bir an en doğal haliyle eşsiz,güzel ve özeldir.Belki onunla o şekilde tanışmasaydım sıradan bir sınıf arkadaşlığından bile ileriye gidemezdik kim bilir?
O kadar çok kendime sinirlenmiş olmalıyım ki daha da titrediğimi hissettim,bir dakika arka cebimde duran telefonummuş!
"Söyle sarışın"
"Hey Loueh büyük meydana gelmen lazım çok acil!"
"Neden?"
Arkadan önce kıkırdama ardından gelen öğürme sesleriyle kaşlarımı çattım."Kelly mi o?"
"Evet,biliyorum dostum inanması zor ama kör kütük sarhoş olmuş bu süslü sebebi..."
"Melina değil mi?"Onu bölmem karşısında şaşkınlık içeren nidalar çıkardı."Nereden anladın?"Omuz silkip ben bilirim bakışlarımı attığımda beni göremediği aklıma geldi ve konuşmaya başladım."Onlar ayrılalı bugün tam bir sene oluyor,açıkçası bu hale geleceğini tahmin etmiştim"
"O zaman tahminlerin doğru çıktı diye havalara girmeyi bırakıp hemen buraya gelebilir misin?!"
Bir tane daha ıslak mendil çıkarıp uzatmamla teşekkür etmek ister gibi başını salladı.Niall onun uçları kusmuk olmuş saçlarını temizlerken bende sırtını sıvazlayıp sakinleştirmeye çalışıyordum.Derin bir iç çekip gözlerini kapadı."Biliyor musunuz bugün tam bir sene oldu ve ben nedendir bilmem ama onu çok görmek istedim ve Crime World'e gittim.Bardakları silişini ve birkaç müşteriyle flört edişini buruk bir gülümsemeyle izledikten sonra beni bu hale getiren bir şeye şahit oldum."Bakışlarımı Niall'a çevirip onu dinlemeye devam ettim."Gözlerini benden bir saniye bile ayırmadan açlıkla ve tutkuyla kızıl sürtüğü öpücüklere boğdu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who is going to say first?
Fanfiction"Beni seviyorsun itiraf et" "Hayatımda kimseden bu kadar nefret etmemiştim" Geriye bir adım atmamla kolumu daha sıkı tuttu ve gözlerimin içine bakarak konuştu: "Hadi bir oyun oynayalım Louis,ilk sevdiğini itiraf eden kaybeder,var mısın?" "Va...