CHAPTER 44

1.8K 131 371
                                    

Yapamadım...

Cesur bir şekilde ona bağırıp,gitmemesini benimle kalmasını söyleyemedim.

Arkadan gördüm onu,biletini parmaklarının arasına sıkıştırmış gözlüğünü başının üstüne koymuştu.Beklediği anonsu aldığında hissetmiş gibi arkasına dönmüştü ama ben yanımdaki yaşlı adamın arkasına gizlenerek göz göze gelmemizi engellemiştim.Adamın omzunun üstünden baktığımda gözleri dolu dolu buruk bir şekilde havalimanının çıkışına gülümsediğini görmüştüm.

Sanki ben oradaymışım gibi....

Yüzüne karşı söyleyemediklerimi içimden fısıldamıştım."Gitme Harry,eğer o uçağa binip gidersen sadece beni değil bizi de öldürürsün,seni seviyorum,bak söyledim işte hadi şimdi geri dön ve evimize gidelim"

İçimden yaptığım haykırışlar duyulsaydı şuan yanımda olmuş olurdu,sarılırdık,öperdi beni sonra ben onu sinirlendirecek bir şey yaptığımda 'asi gökyüzü!'diye bağırırdı yine.İstesem de anlatamıyorum ki onu ne kadar çok sevdiğimi,ne kadar özlediğimi ya da ne kadar çok aşık olduğumu.

İki ay....

Gidişinin üstünden tam iki ay geçmişti,o iki ay iki asır gibiydi benim için yada sonsuzluk kadar uzun bir süre.Onu durdurmadığım için Zayn'le aramız açılmıştı,bana çok kızmıştı,o kadar öfkelenmişti ki esmer teni kıpkırmızı olmuştu,ela gözleri siyahla bütünleşmişti.

"Aptalsın sen Louis,koca bir aptalsın hemde!Sana onu almadan arabaya gelme dedim,sakın geçip karşıma o gittiği için ağlama,bunların suçlusu sensin!"

Evet tek bir suçlu vardı....Ben.

İki aydır temel ihtiyaçlarım dışında yataktan çıkmıyordum ya da arkadaşlarım gelip beni zorla çıkarmıyorsa.Kendi aralarında anlaşıp günleri paylaşmışlar,her gün birisi gelip beni yataktan çıkarmaya çalışıyor sonra dışarda biraz vakit geçirince kabuğuma geri çekiliyorum.

Beni yataktan çıkarmayı başaramıyorlarsa da odamda kalıp kendime bir şey yapmayacağımdan emin olmaya çalışıyorlardı.

1.ay

Görünmeyen bir sürü el boğazımı sıkıyor gibiydi,nefes alamıyordum ama yaşayıp yaşamadığım da tartışılırdı.

Ama hala umudum var,gelecek biliyorum,bir gün kapıdan içeri girip beni tekrardan yanına alacak ve kaldığımız yerden devam edeceğiz.İçimdeki bu ufak umut parçası bana o gittiğinden beri güç veren tek şeydi,o parçayı kimseye göstermeyip kendime saklıyordum,gösterirsem ellerimden kayıp gideceğinden korkuyordum.

Harry....

Her gün yeryüzüne yeni bir bebek geliyor,bir tırtıl kelebek haline geliyor,tomurcuk halinde olan bir bitki açarak çiçek haline geliyor,gökyüzüne yükselen su buharı yağmur haline geliyor ama sen gelmiyorsun Harry.

Neden?

Orada bensiz ne yapıyorsun,nasıl hissediyorsun çok merak ediyorum,seni aramak,sana gelmek istiyorum ama buna yüzüm yok.Tek bir şeyi merak ediyorum sadece.

Beni affettin mi?

Ben sensiz ne yapıyorum,nasıl hissediyorum biliyor musun?Hiçbir şey yapmıyorum çünkü bir hiçim.Günler geçip gidiyor ama hangi günde olduğumuzu,tarihi ya da saati bile bilmiyorum.Uyuyorum bazen sonra gözlerimi açıyorum ve yine seni düşünüyorum.

Günler iyice birbirine benzemeye başladı burada.Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi emin değilim.Ama şunu biliyorum ki o birbirine benzeyen günlerin içine sızan her şeyde biraz sen varsın.Kitap okurken senin sevebileceğin yerlerin altını çiziyorum,radyoda sevdiğin şarkılar çıktığında ben sevmesem de koşulsuz bir saygıyla sonuna kadar dinliyorum ve annemle günde en az bir kez senden konuşuyoruz...

Who is going to say first?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin