Doğdum.
Büyüdüm.
Ama yaşıtlarıma göre hayatın gerçeklerini bizzat içinde yaşayarak büyüdüm.
Uzun beyaz saçları yağlı olduğundan ıslakmış gibi gözükürken,sararmış dişleri ve yılların getirdiği acımasızlıktan dolayı yüzündeki kırışıklıklarla beraber bana sırıtıyordu.Başıma bir gün bugünün geleceğini biliyordum ama sanki bugün hiç gelmeyecekmiş gibi alıştırmıştım kendimi.Söz vermiştim kendime o gün geldiğinde güçlü olacağım diye,ben artık onun tabiriyle 'küçük Louis'değildim,hiçbir şey yapamazdı bana,Harry'nin asi sevgilisiyim ben,onun dediği gibi ben herkesten daha güçlüyüm.
Yaşadıklarım,başıma gelenler en çokta küçük Louis'in tenine pislikçe yaklaşan iğrenç yaşlı adam öğretmişti bana dünyanın nasıl kirli bir yer olduğunu.
Marcus Pepper....
Hiçbir zaman onu aklımdan geçirmedim yemin ederim ki Harry dünyama giriş yaptığından beri onunla ilgili bütün anılar benden özür dileyerek uzaklaşmıştılar.Markette beni aradığında baygınlık geçirmiş olabilirdim ama bu ondan korktuğumdan değildi,Harry'e karşı utancım tekrar gün yüzüne çıktığı içindi.
"Louis onu hatırlamadın mı?Yetimhane müdürümüz Marcus Pepper,geçen gün yolda karşılaştık ve seni de görmek istediğini söyledi,nasıl değişmiş baksana!"
Onu hatırlamamak mı?
Evet Michael o çok değişmiş....Hayat ona acımasız davranmış belli ki....Hak ettiği gibi.
"Küçük Louis'in dili..."
"KES SESİNİ!"masayı üstüne doğru devirerek çığlıklar atmaya başladım,etrafımızdaki insanların bağırışları beni daha çok tahrik ederken bedeninde yaralar bırakmaya başladım,tıpkı onun benim bedenime yaptığı gibi.Her vurduğumda içimdeki küçük Louis'te alkış tutuyordu,eskisi gibi karşısına geçip ağlayıp yalvarmayacaktım.
"AŞAĞILIK PİSLİK HERİFİN TEKİSİN SEN!"yakalarından tutup yüzünü benimkinin hizasına getirerek gözlerimizi birleştirdim.Alışık olduğum saf kötülüğü,iğrençliği,pisliği gördüm yine bakışlarında.Acımasız kelimesinin beden bulmuş haliydi.
"Mavi gözlerin seni daha çok arzulamama sebep oluyor,minik ellerin,minik bedenin,sen çok güzel bir varlıksın küçük Louis"
"SENDE ÇOK VİCDANSIZ BİR VARLIKSIN MARCUS PEPPER!"suratı kandan görünmez hale gelirken deli gibi bağırıyordum,yıllarca içimde büyüttüğüm nefreti,intikam ateşini alevlendirme zamanıydı şimdi.Tanımadığım kollar tarafından uzaklaştırılırken debelenmeye başladım,onu öldürmeden buradan gidemezdim,onun gebermesi lazımdı!Yüzüme çarpan rüzgarla dışarı çıkarıldığımı anladım,boşuna tutuyorlardı beni,hiç dinmeyecekti ki öfkem!
Bir taksinin içine fırlatıldığımda Michael benden önce bağırdı."Kapıları kilitleyin!"Kilit sesini duyduğumda cama ardı ardına vurmaya başladım."Michael onu öldürmem lazım!Anlamıyorsun!O pisliğin teki,o yaşamayı hak etmiyor!"
Dehşetle,korkuyla,büyük bir şokla bakıyordu bana,kalbinin atış sesini kolaylıkla duyabiliyordum,benden gelebilecek olası bir darbeye karşı kollarını bedenine sarmıştı.İlk defa böyle bir Louis'le karşı karşıya geldiği belliydi."N-ne ya-yapmıştı sana o?"Taksinin camını kırıp buradan uzaklaşmak istesem de Michael'ı böylesine korkmuşken tek bırakamazdım.Artık kaçamazdım,söyleyecektim,hem utanması gereken ben değildim!
"Hani yaramazlık yaptığımızda odasına bir tek ben çağırılıyordum ya..."
"E-evet?"
"Hayatımın en büyük cezasını veriyordu bana."Anlamasını bekledim,en açık bu şekilde söyleyebilirdim ona,gözlerinde beni anladığına dair bir ışık ararken bir anda sarıldı ve ağlamaya başladı.Sıcak göz yaşları canımı daha çok yakarken bende sarıldım ona,aynı kaderi paylaştığım dostum,sırdaşım anlamıştı beni.Uzun zamandır sarılmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu unutmuştum,sarılmak sadece iki bedenin birbirine temas etmesi değildi,kalplerin iç içe geçip duygularını birbirine aktarmasıydı.O benimle kendi üzüntüsünü paylaşırken bende kendi acımı paylaştım onunla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who is going to say first?
Fanfiction"Beni seviyorsun itiraf et" "Hayatımda kimseden bu kadar nefret etmemiştim" Geriye bir adım atmamla kolumu daha sıkı tuttu ve gözlerimin içine bakarak konuştu: "Hadi bir oyun oynayalım Louis,ilk sevdiğini itiraf eden kaybeder,var mısın?" "Va...