Karanlık bir sokakta yürüyordum. Bu sokakta da olduğu gibi içimdeki boşlukta da yalnızdım. Çığlıklarım duyulmuyordu, gerçi, ses boşlukta yayılır mıydı?
Şu, viran hayatımda tek güven kalmıştı, fakat, onun da ayağı yerden kaydırılmış; yıkılmış, güven duvarının can acıtan kırıkları ağzıma doluşmuştu. Tek kelime edemiyordum.
Ağzımı açıp geriye kalan tüm parçalardan kurtulmak istiyordum ama yapamıyordum ve sadece...
gidiyordum...
Hayata beyaz bir sayfa açmak...
Geçmişi unutarak geleceğe umutla bakmak...Ya benim beyaz sayfalarım o kargaşada kaybolmuşsa ve ben, yerini bulamamışsam, ne olur? Veyahut, artık beyaz sayfam kalmadıysa harcayacak...
Kelebek ömrü, kalmıştı ömrüm. 3,2,1 ve ölüm. Kelebek, ismi de bu yüzden verilmemiş miydi bana. Ölüm gibiydim ben. Ürkütücü, fakat huzurlu...
Kimse istemese de beni, hep var olacaktım, her yerde, her hayatta, her zaman ve her sonda."Ne olursa olsun, seni seviyorum." denmişti bana.
Kaç kez? Saymadım.
"Seni seviyorum..." kaç kez söylemiştim bu yalanı? Gerçi, yalan mıydı?
"Değildi..." dedi iç sesim, usulca göründü ufukta.
"...ve bilir misin, yitirilen şey geri gelmezmiş, ağızdan çıkan söz de öyle..."
•Dila Nur SEVİNDİR•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK'İN SENFONİSİ (Tamamlandı)
General Fiction"Kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçer sanacaksın ama şunu bil ki kaç yaşında olursan ol, uyuyunca geçmeyecek..." • "Öldürüyorsun beni." dedi alnı alnımda, nefesi dudaklarımdaydı. "Öleceksin." dedim grimsi gözlerine bakarken. "Seni seviyorum ama se...