Yine ilk yarışmadaki gibi bir pazar günüydü; ama bu sefer Kum, kütüphanede değil Rüzgâr'ın evinin bahçesinde ortaya çıkmıştı. Rüzgâr ve Gece oturmuş, çimlerin üzerinde zıplayıp duran Pamuk'un peşinden koşan Mavi'yi seyrediyorlardı.
On metre ötelerinde beliren mavi renkteki bir kapıdan Kum'un içeri girişini seyretmek şaşırtıcı ve Rüzgâr için kesinlikle sevindirici bir olaydı. Bir film sahnesinden fırlamış gibi duran Kum, Rüzgâr'ın ilk gördüğü günkü gibiydi: aynı kıyafetler, aynı bakışlar ve aynı yürüyüş. Belki de zaman diğer dünyada hiç akmamıştı.
Kum, onlara doğru ilerlerken o kadar şaşkındılar ki yerlerinden bile kalkamamışlardı. Sadece kendilerine doğru gelen Kum'a hipnotize olmuş gibi bakıyorlardı. Tabii Rüzgâr'ın yüzünde kocaman bir gülümseme ve gözlerinde, içindeki sevincin yansıdığı parıltı vardı.
Önlerinde duran Kum, en çok dört yaşındaki Mavi'yi şaşırtmıştı. Nasıl ortaya çıktığını anlamadığı bir kapıdan gelen adamın neden olduğu şaşkınlığı, yüzünden ve buğulanmış gözlerinden anlamak mümkündü. Ağlamak ve ağlamamak arasında kararsız kalmış bir hali vardı. Hafif bir yay çizerek, Kum'a çok yaklaşmamaya dikkat ederek yavaşça anne ve babasına doğru yürüyordu.
Kum, her zamanki gibi sözü evirip çevirmeden konuşmaya başladı.
- İkinci bir yarışma daha başladı ve bu yarışmaya katılabilmek için sana ihtiyacımız var.
Rüzgâr, bu duruma şaşırmaktan kendini alamadı; çünkü zaten aynı anda oradaydı da. Merak ve şaşkınlıkla sordu:
- Diğer Rüzgâr'a bir şey mi oldu?
- Rüzgâr'a daha doğrusu onun adı artık Fırtına, ona bir şey olmadı. Kapıyı tek başına açamayacağını ve sana ihtiyacı olduğunu söyledi.
- O, neden gelmedi peki?
- Çünkü geldiğim kapıyı Fırtına açtı ve biliyorsun ki dünyanızın etkisinden dolayı sihir gücünüzü burada kullanamıyorsunuz. Burada kapıyı açık tutamayacağı için Fırtına gelemedi.
Durum açıkça ortadaydı ki en kaba ifadesiyle bu bir ziyaret değil iş görüşmesiydi; ama Kum'u görmek yine de hoştu.
Rüzgâr, ilk yarışmanın nasıl başladığını hatırladığından gülerek "Kendi isteğimle gelmezsem zorla mı götüreceksin?" diye sorunca Kum da güldü.
- Hayır, durum bu sefer farklı. Bu, tamamen senin isteğine bağlı; ama durum kısmen de olsa ilk seferdekine biraz benziyor.
Rüzgâr nasıl dercesine Kum'a bakınca Kum açıklamaya devam etti.
- Fırtına'nın kapıyı açık tutabileceği süre çok sınırlı. Dünyalar arasında kapı açabilmek çok kolay bir sihir değil. Uzun süredir biriktirdiği tüm enerjiyi şu an bunun için harcıyor ve seninle veya sensiz on dakika içinde geri dönmeliyim; (Yüzünde istediği şeyi net bir şekilde ortaya koyan bir ifadenin yer aldığı bir gülümsemeyle) ama seninle dönmeyi tercih ederim Rüzgâr.
Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki bu hıza yetişmekte zorlanıyorlardı. Rüzgâr, Gece'ye döndü ve onun ne diyeceğini öğrenmek istercesine ona bakmaya başladı. Bu, aslında karar verdim ve onay bekliyorum bakışıydı. Kum da kararı verecek olanın Gece olacağını anlayınca Gece'ye döndü ve beklemeye başladı.
Yanına gelmiş olan Mavi'yi kucağına alan Gece'nin yüzünde düşünceli, kararsız bir ifade vardı. Çok kolay verilecek bir karar değildi. Kurallar ilk yarışmadaki gibiyse Rüzgâr çok uzun bir süre ayrı kalmayacaktı onlardan. Rüzgâr'a güveni tam olsa da bu yarışmanın riskleri çok fazlaydı. Yaşamının bundan sonraki bölümünü Rüzgâr'sız geçirme riski vardı ki bu fikir aklından geçtiği an kalbine ince bir sızının saplandığını hissetti. Boğazı düğümlendi, gözleri nemlendi. Rüzgâr'a baktı. Rüzgâr'ın gözlerinde gördüğü parıltı, onun heyecanını ve tavan yapmış merak duygusunu açıkça ele veriyordu. Kesinlikle şu an kafasında, nasıl yerlerle, nasıl görevlerle, nasıl savaşçılarla, nasıl sihirbazlarla karşılaşacağına dair düşünceler uçuşuyor ve bu merak, tüm kanının daha hızlı akmasına neden oluyor, diye düşündü. Kendisine alınmış bir oyuncağın heyecanı ve sevinciyle, onunla oynaması için izin vermesini beklediği annesine gözlerinde bu istekle bakan çocuk gibiydi. Hayır derse Rüzgâr bunu kesinlikle sorun etmeyecekti. Onun için ne ifade ettiklerini biliyordu; ama Gece de bunun Rüzgâr için ne ifade ettiğini biliyordu.
Annesini böyle babasına bakıp derin derin düşünürken gören Mavi, bir şeylerin değişmekte olduğunu sezdi. Önemli bir karar anındaydı ve bu karar babasıyla ilgiliydi. Bu kararı verecek olan da annesi gibi duruyordu. Bunların hepsi de bahçelerine nereden geldiğini anlayamadığı, bir anda ortaya çıkan bu adamla bağlantılı olduğundan bir annesine, bir babasına, bir yabancı adama bakıyordu.
Sanki karar anı gelmiş gibi Gece, Mavi'yi öptü ve sonra Rüzgâr'a döndü, yavaşça ona yaklaştı, onu öptü ve "Bizi merak etme, sağ salim ve seni gönderdiğimiz gibi bize geri dön!" dedi ve sustu. Gözleri dolmuş olmasına rağmen kendini tutuyordu ağlamamak için.
O ana kadar gözlerinde merak ve heyecan parıltısı ışıyan Rüzgâr'ın gözlerindeki parıltı bir anda söndü ve yerini şimdiden bedeninde dolaşmaya başlayan özlem aldı. Gece'ye ve Mavi'ye sarıldı, öylece kaldı. Artık geriye kalan tüm zamanı böyle kullanmak, doya doya onları koklamak istiyordu. Diğer tarafta buna fazlasıyla ihtiyacı olacak, buna fazlasıyla hasret kalacaktı.
Durumu sezen Mavi, sessizce ağlamaya başlamıştı. Olacakları değiştiremeyeceğini sezen ve bunu kabullenen bir yetişkinin isyanını boğmuş ağlaması vardı küçük kızda.
Kum, olduğu yerde artık sonucu belli bir kararın hüzün dolu tablosunu seyrediyordu. Kalan sürenin az olması şu an işine geliyordu; çünkü hani biraz daha fazla sürse bu durumda kendi gözlerinin dolacağından emindi. Rüzgâr'a ihtiyaçları olmasa yaptığından pişman olacaktı neredeyse. Fırtına'nın kendisine söylediği dayanabilme sınırına yaklaşmak üzere olduğundan araya girmesi gerekiyordu.
- Rüzgâr, Fırtına'nın dayanabileceği sınıra geldik, artık gitmemiz gerek!
Bunu duyan Rüzgâr,itiraz etmeden son bir defa daha Gece'yi ve Mavi'yi öptükten sonra arkasına döndüve Gece ve Mavi'yi geride bırakarak kapıya doğru yürümekte olan Kum'unarkasından yürümeye başladı. Kum'un ardından Rüzgâr da kapıdan geçince kapıkapandı ve sanki hiç var olmamış gibi kayboldu. Gece ve Mavi, öylece biraz öncekapının olduğu yerdeki boşluğa bakakalmışlardı. Kucağındaki Mavi'yle salıncağaoturan Gece, Mavi'yi öptü, bağrına bastı, sımsıkı kucakladı ve kızının kulağına"Merak etme babanı dönemeyeceği bir yere göndermedik. Tekrar bize dönecek!"diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13. KAPI - FIRTINA
FantasyKitaplara düşkün Rüzgar'ın bir pazar günü kütüphanede kitap okurken açılan mavi kapıyla başlayan; büyüyle, sihirle, canavarlarla dolu on üç etaplık fantastik yolculuğu farklı dünyalara, farklı ırklara ve daha zorlu görevlere uzanarak devam ediyor.