HATIRA TAŞI - Ceza

39 11 19
                                    

Kendi isteğim dışında ejderhaya dönüşmek daha önce hiç yaşamadığım bir olaydı ve bunun şaşkınlığından sıyrılıp tıpkı tekrar yuvarlanacağını bildiği halde taşı bütün gücüyle yukarı taşımaya çalışan Sisifos gibi dönüşüme direnmeye çalıştım. Ben, dönüşüme karşı tüm gücümle direnirken kafamın içinde bir ses yankılandı: "Direnme!". Bu söz, sanki zorla bir araya getirdiğim tüm direnme gücümü, önüne çıkan her şeyi alıp götüren sel gibi aldı götürdü. Olayı akışına bırakınca kendimi, cezası affedilmiş Sisifos gibi hissettim.

Mağaranın karanlığında artık iki ejderha vardı.

— Mavi bir ejderha görmeyeli yüzyıllar olmuştu.

— Ama ben gerçek bir ejderha değilim.

— İnsan kökenli olman şu an karşımda mavi bir ejderha olduğu gerçeğini değiştirmez. Yalnız bu kadar güçlü; ama bu kadar kendinden bihaber bir mavi ejderhayı ilk defa görüyorum.

— Ne demek istiyorsun?

— Biz, ateş çıkarmanın ötesinde güçlere sahip olan varlıklarız. Büyük bir güce sahipken senin gücüne ulaşması mümkün olamayacak birinin senin aklına girmesine izin vermişsin.

Ben, kim nasıl ne zaman gibi sorularla ikinci defa boğuşurken devam etti.

— Bir insanın en zayıf yerinin kalbi olduğunu bilen biri tarafından zehirlenmişsin. İnsanların kafalarını zehirlemek istiyorsan zehri, kafalarına değil kalplerine zerk etmelisin.

— Anlamadım!

— Aslında biz ejderhalar insanlardan çok daha farklıyız. Çıkardığın ateşin ağzından alelade çıktığını düşünecek kadar saf, naif bir ejderhasın. Ejderhaların çıkardığı ateşin kaynağı kalpleridir. Şimdi kalbindeki ateşe odaklan ve o ateşin damarlarında dolaşmasına izin ver. Bu kalbini ve aklını zehirleyen sözlerden seni temizleyecektir.

Karşımdaki kehribar sarısı iki gözün sahibi ejderhanın söylediğini yapıp kalbimdeki ateşe yoğunlaşıp tüm vücuduma yayılmasına izin verdiğimde kalbimdeki Gece'yi kaybetme korkusu ve aklımdaki yaşadıklarımın üzerine perde gibi inen ve yaşadıklarımı unutmama neden olan her şey kayboldu. Aklımı bağlayan şey ortadan kaybolunca aslında beş gündür bu gezegende olduğumuzu, bu adadan önce iki adadan daha hatıra taşı aldığımızı ve o adalarda yaptığımız mücadeleleri hatırladım.

Bu gezegene geldiğimiz gün Berg, verdiği hatıra taşlarıyla bizim hatıralarımızla oynamış bizi istediği gibi manipüle etmişti. Kendime inanamıyordum. Nasıl fark etmemiştim? Aslında bu adada benim kelebekten rahatsız olmam, panzehir taşlarının eksik olması gibi ufak tefek birçok olay olmuştu; ama taşı almaya o kadar yoğunlaşmış ve kalbimdeki Gece'yi kaybetme korkusu beni o derece etkilemişti ki bu olayların hiçbiri, beni bu akıl tutsaklığından çıkaracak sorguyu, kırılmayı başlatamamıştı.

Ve can alıcı bir nokta daha vardı. Taşı almak için geldiğimiz halde ejderha neden bize yardım ediyordu?

— Hatıra taşı için geldiğim halde neden bana yardım ediyorsun?

— Çünkü biz ejderhalar insanlardan çok farklıyız. Biz ya iyiyiz ya kötüyüzdür ve ben sana baktığımda iyi; ama aklı gölgelenmiş bir ejderha gördüm.

Ve üçüncü defa olaya yabancı kalıyordum.

— Nasıl?

— Gözlerimin içine bunu bilmek isteyerek bak!

Karşımdaki ejderhanın gözlerinin içine bunu bilmek istercesine; ama nasıl yapacağımı da bilmeden baktığımda kendimi ilk önce boşluğa düşer gibi hissettim; ama sonra içime yayılan sıcaklık ve güven duygusunu hissettim. O an ne demek istediğini anladım.

13. KAPI - FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin