Gözümü açtığımda karanlıktı, gece olmuştu; ama kaçıncı gece? Karanlık; ama kör bir karanlık değil. Yıldızların çokluğundan mı, gökyüzünün tamamen bulutsuz olmasından mı, karın yıldız ışığını çoğaltmasından mı bilmiyorum etrafı rahatça seçebiliyordum. Çevreyi kavrayıp kendime geldiğim anda ilk hissettiğim sol kolumdaki soğukluk oldu. Sol koluma baktığımda kolumun çıplak olduğunu gördüm. Tek problemim kolumun çıplak olması değildi. Kolumun soluk beyaz rengi ve serçe parmağımın tamamı olmak üzere parmak uçlarımın buzla kaplı olması elbiseden daha ciddi sorunlarım olduğunu gösteriyordu. Gözlerim açılmış parmak uçlarıma bakıyordum. Nasıl bir büyü veya sihir buna neden olmuştu bilmiyordum; ama buzu parmaklarımdan çıkarmaya çalıştığım halde bir türlü çıkaramadım.
Buzla kaplanma işinin bu kadarla kalmayabileceği ihtimali gelince aklıma, bir ürperti sardı her yerimi. Buna benzer bir olayı bir yerden hatırlar gibiydim; ama nereden? Ben bunu düşünürken soğuk bir dalga sol elimden başlayarak tüm vücuduma yayıldı. Sol elime baktığımda yüzük parmağım da buzla kaplanmış olduğunu gördüm. Gözlerim biraz daha büyürken içimde yayılan soğukluğun neden olduğu titremeyi bir türlü engelleyemedim. Titrerken durumun nereden tanıdık geldiğini anımsadım. Bir kar kraliçesinin lanetine uğrayan masal kahramanının yaşadıklarına benziyordu benim durumum.
Kendimle o kadar meşguldüm ki Kum'u unutmuştum. Çevreme bakınırken çukurun olduğu taraftan bana doğru gelmekte olan Kum'u gördüm. Yüzüne yayılan gülümseme gözden kaçacak gibi değildi.
— Kendine gelmene sevindim. Sen uyurken ben de çevreyi biraz kolaçan ettim. Çukurun olduğu istikamette yaklaşık üç dört saatlik uzaklıkta gökyüzüne yükselen bir duman gördüm. Bu da buralarda yaşayan ve belki de bize yardım edebilecek biri veya birileri olduğu anlamına gelir. Yürüyebilecek kadar iyi misin?
— Galiba evet! Kolum dışında bir sıkıntı yok gibi.
— O zaman gidelim!
Kum önde ben arkada, dumanın olduğu istikamette ilerlemeye başladık. Soğuyan havayla beraber kar neredeyse donduğundan yürümek zor olmuyordu. Arada denk geldiğimiz, gökyüzüne uzanan devasa buz sütunları kolumun sızlamasına neden olmak dışında bir şeye yaramıyordu.
Yaklaşık iki saatlik bir yürüyüşten sonra Kum'un bahsettiği dumanı ben de fark ettim. Ben, uyurken Kum bayağı dolaşmış olmalıydı. Ben, tam böyle kendi kendime konuşurken sol elimden başlayarak yeni bir soğuk dalgası daha yayıldı vücuduma. Beni alan titremeyi es geçerek sol elime baktığımda orta ve işaret parmaklarımın da buzla kaplandığını gördüm. Bu dalgalar esnasında soğuk öyle bir işliyordu ki istemsiz bir şekilde dumana bakıp dumanı yayan ateşi düşününce her yanımı ateşin yanında olma isteği sarıyordu. Ateşin yanında olmak için koşabilirdim; ama yürüyecek kadar dayanıklı olan kar yüzeyi koşmak için o kadar da sağlam değildi ve kara bata çıka koşmak ile yürümek arasındaki tercihte mantıklı olan yürümekti. En iyisi yine biraz daha diş sıkıp ateşe varana kadar sabretmekti.
Her adımla dumanın yükseldiği yere biraz daha yaklaşırken görebildiklerimiz de çoğalıyor ve netleşiyordu. Duman, ilk önce bir kar yığını gibi duran küçük bir tepeciğin içinden çıkıyor gibi olsa da yaklaştıkça aslında bunun karla kaplanmış bir ağaç kümesi olduğunu fark ettik. Yaklaştıkça çam olduğunu düşündüğüm ağaçların pamuk yığınlarını andıran kar yığılı halleri daha bir seçilir oldu.
Yaklaşık beş dönümlük ağaçlık bir alanın bulunduğu düşündüğüm bu yerin bizim yaklaştığımız kısmında aralarında beş metre bulunan yan yana konmuş iki devasa fil duruyordu. Normal bir filin iki katı büyüklüğünde olan bu fillerden solda olanın sağ dişi yoktu ve normal bir filden tek farkları da büyüklükleri değildi. Bu filler buzdandı. Buzdandılar; ama ben yine de kendimi izleniyor gibi hissediyordum. Yaklaştıkça filler ve ağaçlar sanki giderek büyüyorlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
13. KAPI - FIRTINA
FantasyKitaplara düşkün Rüzgar'ın bir pazar günü kütüphanede kitap okurken açılan mavi kapıyla başlayan; büyüyle, sihirle, canavarlarla dolu on üç etaplık fantastik yolculuğu farklı dünyalara, farklı ırklara ve daha zorlu görevlere uzanarak devam ediyor.