YİRMİ DOKUZ

58 5 3
                                    

    İşte karanlık. Hayatımın anlamı ve hayatımı mahveden yegane varlık. Varlığı ve yokluğu farkedilmeyen ama oldukça etkili bir varlık...
Karanlıkta bocalıyordum. Yalnızdım her zamanki gibi. Yalnızlık ve ben özdeşmiştik zaten. Bunca zaman boyunca kimse benimle uzun bir süre kalmamıştı. Kader bir şekilde ayırmıştı bizi. Hayatım ayrılıklar vr yalnızlıkla çepeçevreydi. Alışıyordum lâkin böylede süremezdi sonsuza dek.
Sıkılmıştım her zaman yalnız ve üzgün kız olmaktan. Karamsarlığına gömülmüş, aşkı okuduğu kitaplarda yaşayan ve daima acı çeken bir kız olup çıkmıştım.

Oturduğum yerden dünyama baktım, görünen sadece karanlık ve sessizlikti. İşte benim özetim karanlıkta gizliydi. Tahtımda yalnız başıma oturan karanlıklar kraliçesiydim. Kötülükle hükmeden ve bir o kadarda yalnız bir kraliçe. Kafamda karanlığın esrarlı maddesinden tapılmış bir tac ve kusursuz sitahlıkta victoria döneminden gotik bir kıyafet. Hayaller ile yaşayan, dayanılmaz bir kraliçeydim. Yüzü her zaman asık, etrafına hüzünle bakan bir varlıktım işte.
Hayallerim bir yere kadardı. Yıkmıştım beynimin her bir köşesinde kalıplaşmış yarılarımın tahtlarını. Yerle bir etmiştim yüksek ve aşılamaz surları. Şimdi daha savunmasız ve yalnızdım. Oturduğum yerden kaderime lanetler yağdırmak istiyordum ama bunu yapamıyordum. Sonuçta kaderim benim elimdeydi ve ben kaderimi mahvetmiştim aslında.

Acı çeken güzel kızı oynamak ne kadar da acıydı oysa. Hiç, içten ve doyasıya gülmemiştim. Yüzümde kalıplaşan hüzün buna engel oluyordu. Her şeye bir YETER! diye haykurasım vardı. Sarsıla sarsıla ağlayıp tüm olanlara isyan etmek istiyordum ama yapamayacağımı gayet iyi biliyordum. Her şeyi değiştirecek gücü kendimde bulamıyordum ben. Her hikayenin acı çeken bir karakteri vardır, işte ben tam olarak o karakterdim. Acı çeken ve her zaman bir iyilik perisi arayan kızdım ben. Ama hayat hikâyelerdeki gibi değildi. Hiç bir zaman bana yardım elini uzatan bir peri olmadı ve ben hep acı çeken kız olarak kaldım.

Şimdi aynı karanlıkta yalpalıyordum. Elimde parıldayan bir bıçak, yürüyordum karanlıkta, nereye ve ne amaçla gittiğimi bilmeden. Hırslıydım. Her ne yapacaksam onu yapmak üzere yürüyordum. Belki ilk defa bir kâbusumda endişelenmemem gerektiğini biliyordum.
Yürümeye devam ettim. Orada, tam önümde dikilen bir karartı vardı. Zihnim bana onu öldürmemi söylüyordu. Elimdeki bıçak onun içindi, onun kanını akıtmam gerekiyordu. Onun katili olmalıydım, ondan sonsuza dek kurtulmalıydım. Sonsuza dek...
Ona doğru hırsla ilerlemeye başladım. Sanki uzaklaşıyor ve giderek yaklaşıyordu. Zıtlıklarla dolu bir dünyadaydım işte, sonunda ona ulaşacaktım ama.
İşte şimdi tam arkasındaydım. Karanlıktı. Gerilmeme neden oluyordu. Bıçağı havaya kaldırdım. Uzun bir süre ona baktım. Tek hareketi dahi yoktu. Sanki benim onu öldürmemi bekliyordu, bunu daha önceden kabullenmiş gibiydi. Katil mi olacaktım ben? Beynime dağılan bu düşünceyi bertaraf ettim hemen. Gerçek hayatın değil, kâbuslarımın katili olacaktım ben. Kabuslarımın varlığına kastetmiş kız olarak kalacaktım sonsuza dek.
Bıçağı hırsla ve hızla önümdekinin sırtına indirdim. Titredi. Bıçağın yakıcılığı tüm bedeninde hissedilmişti. Sendeledi ve hareketsizce durdu. O bunu bir şekilde haketmişti.

Yavaşça ardına döndü. Yüzü aydınlandı ve ben olduğum yerde titremeye başladım. Bu yaşadığım şokun etkisiydi. Bıçakladığım kişi bendim. Bıçak hâlâ sırtında saplanmış olarak duruyordu. Bana minnettar bir şekilde bakıyordu ama ben şimdiden pişman olmuştum bile. Kendime bunu nasıl yapardım?

Yere yığıldı. Yüzünde huzur vardı. Yanına çöktüm. Ellerini ellerimin içine aldım ve ağlamaya başladım.
'Teşekkürler," dedi hırıltılı bir şekilde ve dağılan kül tanelerine dönüşüp bu sonsuz karanlıkta savrulup yok oldu.
Bu gece, ben zihnimin hüzün yüklü Mirayını öldürmüştüm, sonsuza dek. O yoktu artık. Zihnimde büyük bir boşluk bırakarak gitmişti. Ölürken mutluydu. Oysa mutsuzluk onun kanında vardı. Artık o dahi mutsuz olmayı istemiyordu ve kendisini öldürmemi istemişti. Yeni bir Miray için kendisini feda etmişti. Ağlıyordum hâlâ. Ve bir defa daha karanlıkta yalnız başıma kalmıştım. Yalnızlık benim kaderimde vardı.

KÜLLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin