Aşk bambaşka bir şeydi. Bu dünyaya sığamayacak kadar ilahi ve yüceydi. Kalbe işleyen, işlediği kalbi cehennem alevlerinden daha harlı bir şekilde yakan yegane şeydi.
Kalbim sızlıyordu, hiç olmadığı kadar derinden.
Alevlerden bir anafor içerisindeymişsin gibi hissettiriyordu bu duygu, yükseklere çıkarıp, gözlerini kör ederdi acımasızca.
Kalbin de yer edinen aşk ile birlikte acı da sinsice büzüştüğü yerde beklemeye başlardı. En hassas zamanında darbelerin en büyüğünü indirmek için...Karnımda ki ejderhalar kanat çırpmaya başlamışlardı bile. Bu his öyle bir şeydi ki, tüm bedenimi tarifsiz bir elektrik akımına tutuyordu.
Olgular ve gerçeklikler bu yerden sonra silikleşiyordu. Zira bundan sonra aşıkların yürüyeceği yol uzanırdı. Aşkı hiç tatmamış kişi bu yola girerek yanardı, aşkı iliklerine kadar yaşardı.Güçlü olmak en büyük avantajdı.
Seni yıkmaya çalışan her şeye karşı güçlü bir çığlık gibi sert durmalıydın. Çünkü hayat acımasızdı ve bu hayatta güçsüzlere yer yoktu, güçsüz olan ezilir ve dışlanırdı.Bir çok şey geride kalmıştı. Hayatımdan tam olarak on dokuz yıl akıp gitmişti sessizce. Kağıttan bir gemi gibi sessizce karanlık sular da batıp kaybolmuştu.
Bu süre zarfında bir çok zorluk ve acıya merhaba demiş ve ardından hoşça kal demiştim.
Son olarak canıma kast edilmişti. Öldürülmek, kana susamış katiller tarafından parçapanmak istenmiştim. Uzun bir sefere çıkarılmaya zorlanmış, hayatımdan ve her şeyimden uzaklaştırılmıştım. Acılar bir gerçek gibi yüzümde şaklamıştı, ölümün gerçekliği hiç bu kadar soyut olamamıştı.
Çöküntüde olan zihnim bir çok iğrenç olaya şahit olmuştu.
Sevmediğim kızın vahşice katledilişini izlemiştim.
Vahşi bir adaletle yönetilen karanlık dünyanın esirleri olmuştuk. Sonra kurtulma adına kaçmış, lakin bu vahşi adaletinin tecellisi gereği birimiz kurtulmuş, birimiz yakalanmıştı.
Ben bu adaletin acımasız tarafına denk gelmiştim ve bu vahşi yolculukta yerimi almıştım.Hayat süprizlerle duydu.
Her şeyin bittiğini sandığım bir an da hayat bambaşka bir hâle bürünüvermişti. Beni öldürmek isteyen katilim bu kararından vaz geçmişti. Ve şimdi yanımda, sol yanım da uzanmış bana en iç titreten bir şekil de bakıyordu.
Teni tenime temas ediyor, temas ettiği yerden kıvılcımlar çıkıyordu.
Büyülü, oldukça 8mkansız bir atmosfer altında kalplerimiz delicesine atıyordu.
Dünya dönüyor ama biz hissetmiyorduk, biz tehlikedeydik ama bunu pek umursamıyorduk. Sadece anın tadını çıkarıyorduk, zira geçen her zaniye asla ama asla geri gelmeyecekti bir daha.Karanlık artıyordu sinsice. Biz farkında olmadan yükseliyor, iliklerimize kadar işliyordu.
Ölümğn titrek dansı üzerimizde raksedip duruyordu tehlikeli ritinlerle ve ölüm şarkısı tiz çığlıklar eşliğinde yayılıyor, korku salıyordu kalplere ve en derinlere.
Tehlikeli bir ritüeldi yaptıklarımız. Bu karanlık ve tehlikeli orman aşkı kabullenmezdi. Şeytani varlıkların ve kötü zihniyetlerin yeriydi bu ıssız yer, korkunun ve tehlikenin mekanı...
Bu histerik dokunuşlar ve darma dağın eden bakışlar bir başkaydı karanlık yanım.
Kabuğuna çekilmiş sen, oysa neler ve neler kaçırmıştın şimdiye kadar cancağızım.
Sevmiştim daha önce lâkin hiç bu kadar yoğun yaşamamıştım. Daha önceki sevgi maddeden ibaretmiş gibiydi, sadece zevk ve yaşamak için var gibi...
Ama bu bir farklıydı.
Madde yok oluyor, biz birbirimizde kayboluyorduk ve sonsuzlukta bölünerek birbirimize karışıyorduk.
Binlerce parça kül tanesi gibiydik.
Savruluyor ama yalnız değikdik bu koca boşlukta.
Şimdi daha bir savruk ve güzeldik.
Kasvetle süzülen parçalarım sevgilinin benliğiyle alev almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER
Misterio / SuspensoGizem/Gerilim #3 Bir masal anlatıldı. Acı dolu, hüzün kokan bir havayla. Acı çeken güzel bir kızın gölgeli hayatıydı baştan sona olanlar... Bu masalda mutluluk yoktu. Bir vardı lâkin sonrası yoktu. Olmayacaktı. Kız bir hiç olarak kalacaktı. Sonra...