Beyaz Sayfa

3K 276 342
                                    


Ben sen sen diye bittim oğlum
Hadi bakalım unut unutabilirsen
Ben seni yudum yudum içtim oğlum
Hadi ol eskisi gibi olabilirsen...

ASLAN VE CEYLAN

BÖLÜM 50

"Nazlı iyi... Ama annen... İntihar etmiş Selin."

Kocaman bir boşlukta savruluyor gibi hissetti.

Annen...

İntihar...

Ali'nin bir anda söylediği cümledeki her kelime netliğe kavuşuncaya kadar beyninde yankılanmaya devam etti. Tuhaf hissediyordu... Biraz durgun, rahatlamış yine de endişeli...

Ne hissetmesi gerektiğini bir kenara bırakıp gözleri hala boş bir noktaya bakarken mırıldandı.

"Ölmüş mü?"

Sesi bir fısıltıdan farksız çıkmıştı, ilk kez duyacaklarından korkmadığını fark etti. Böyle hissettiği için kendisine kızmalı mıydı? Kin tutmamalıydı belki de... Bilemiyordu!

"Yaşıyormuş, ama Nazlı... İyi değil, tek başına halledemeyeceğini söyleyip ağladı sürekli. Durumu kritik sanırım."

Nazlı'yı düşündü, bunu yapar yapmaz kalbinin sızlaması artmıştı. İkizinin acı çektiğini nasıl hissedememişti? Dört kişilik çekirdek ailesinde anne ve babasına yakın tek isim oydu. Ayrıca neden tek başına baş etmesi gerekiyordu ki?

"Babam?"

O kelimeyi söylerken bile sarsıldığını hissetti, diline o kadar yakışmıyordu ki... Başka bir sıfat düşünecek kadar aklı yerinde değilken titriyormuş gibi ellerini sıkıca yumruk yaptı.

"Bilmiyorum Selin..."

Anlıyormuş gibi salladı başını, umursamaz görünmeye çalışarak odanın içinde birkaç adım attıktan sonra Gurur'un yanına yatağa oturdu. Ne yapması gerekiyordu? Oğlu hastaydı, bebeğinin kendisine ihtiyacı vardı. Her şeyden öte zaten elinden kayıp gitmiş bir hayatı ve ne yapacağı konusunda dağ olmuş bir sürü sorunu varken... Üst üste gelmek zorunda mıydı her şey?

"Ben gidemem..."

Gözleri Gurur'a odaklanmış bir şekilde fısıldadığında, gözlerinin dolmaya başladığını fark etti. Annesi ile ilgili tek bir iyi anı hatırlamaya çalıştı. Sadece bir tane...

Yoktu! Hiç olmamıştı! Belki de hiçbir zaman da olmayacaktı...

Bir damla gözyaşı yanağından süzülmeye başladı, Ali'nin önünde diz çöktüğünü gördü. Ağladığını fark etse gurursuz olduğunu düşünür müydü acaba? Ayrıca neden hala Ali'nin düşündüklerini umursuyordu ki?

Ellerini ellerinin arasına alıp okşamaya başlaması ile hızlanan gözyaşlarını durdurabilmenin bir yolunu aradı.

"Gurur'un bana ihtiyacı var, ben gidemem..."

Kendi kendisini teselli edip, duruma ikna edebilecekmiş gibi fısıldadığında Ali'nin bir elinin yanağına yerleştiğini hissetti. Gamzelerinin üstünü okşuyordu, sessiz kaldı. Direnecek, karşı koyacak ya da kavga edecek gücü yoktu. Son derece sakin bir şekilde bakışlarını çevirip gözlerinin içine baktı.

"Evet sen gidemezsin, burada oğlumuzun yanında kalman gerekiyor. Ama ben... Ben giderim."

Şaşkınlıkla gözlerinin daha da büyüdüğünden habersiz bir şekilde mırıldandı.

"Sen mi?"

Ali başını onaylarcasına sallayıp hala dizlerinin önünde oturmaya devam ederken Selin hala anlamamış gibi ona bakıyordu.

ASLAN ve CEYLAN #Alsel#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin