Ağlamak güzeldir,
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma...
ASLAN VE CEYLAN
BÖLÜM 39
"Selin uçağa geç kalacağız, hadi ama..."
Son valizi de kapatmaya çabalayıp içinden birkaç tane çıkarması gerektiği bilinci ile oflarken koridorun başına gelip kocasına seslendi.
"Aliş sen valizleri indir ben Gri'yi de hazırlayayım."
Ali başına ne geleceğinden habersiz gülümseyerek merdivenleri tırmandığında odanın dışına kadar taşan valiz yığını ile karşılaştı. Bu evde neler oluyordu?
"Sevgilim... Sen yanlış anladın bence. Biz taşınmıyoruz, sadece bir geceliğine İzmir'e gidiyoruz."
Selin bir türlü yakalayamadığı kedisinin peşinden koşturup aynı zamanda da Ali'yi dinlemeye çabaladığı sırada birden durup sinirle seslendi.
"Gri gel buraya! Oyun oynamanın zamanı değil oğlum."
En sonunda kedisini kucağına alabilmiş olmanın mutluluğu ile doğrulmaya çalıştı yerden, koşturmaktan beli ağrımıştı. Bir elini beline destekleyip diğeri ile Gri'nin kaçmasını engellemek için kullanmaya çabaladı.
"Gel yardım edeyim..."
Ters dönmüş böcek gibi yerde yuvarlanmak kendisine de mantıklı gelmemişti, elini kocasına uzatıp ayaklarının üzerinde durabildiğine şükrederek derin bir nefes aldı.
"Ay Aliş, çok heyecanlıyım. Nazlı gelir değil mi? Gerçi telefonu kapalı, ama ben otelin konumunu attım. Kesin biliyordur zaten yerini ama yine de... Ne bileyim. Of çok heyecanlıyım! Şimdi doğuracağım böğürtleni, çok az kaldı."
Küçük bir çocuk gibi peş peşe ve heyecanla konuşan karısına baktı, uzun zamandır hiç bu kadar mutlu görmemişti onu. Hiç bu kadar gözlerinin içi gülmemişti. Neşesini gölgelemek yerine yanına yaklaşıp dudağına küçük bir öpücük kondurmayı tercih etti. Bin tane de valiz alsa umurunda değildi. Böyle gülecekse, gamzeleri bu şekilde büyüleyecekse bel kaslarının bir kısmını seve seve feda edebilirdi.
"Tut kendini, daha dört ayımız var koca gözlü kız. İzmir'e inince yine ararız, sen merak etme bir yolunu bulacağından ve de geleceğinden eminim. Şimdi... Bence biraz hızlanalım."
Selin yatağın kenarına oturup kocaman gülümseyerek kucağındaki kedisini okşadı. Hemen mesajı almış gibi önünde eğilip ayakkabılarını giydirmek üzere ayağına uzanan kocasına baktı. Bunu yapmasını çok seviyordu, elleri ile giydirip elleri ile çıkarması... Özel hissettiriyordu işte, değerli.
Henüz kendi başına giyemeyecek kadar ağırlaşmamıştı ama yine de fazla ilgiye ses çıkaracak değildi. Ayakkabılarını giydirip aynı anda iki valizi kucakladığını gördüğünde valizleri taşıyamayacağını düşünüp kedisinin de yeterince ağır olduğunu düşünerek merdivenleri inmeye başladı.
Bir yandan da sürekli Nazlı'yı arıyordu, tamam saat henüz yedi sularında olabilirdi. Ama önemli bir şeydi sonuçta, o kadar özlemişti ki...
Ali'nin üçüncü posta valizi de indirmek üzere yukarı tırmandığını görüp ayakta durmaktan belinin ağrıdığını fark ettiğinde arabaya doğru ilerlemeye başladı. Hamilelik eğlenceli bir şeydi aslında, gerçi ilk aylarında hatta birkaç hafta öncesine kadar pek eğlendiği söylenemezdi ama yine de bunları düşünmek yerine anın tadını çıkarmaya karar vererek koltuğa yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN ve CEYLAN #Alsel#
FanfictionEline aldığı sarı büyük zarfa baktı... Hayallerini süsleyen, uzun zamandır gelmesini beklediği o gün neden düşlediği kutlama sevincini de beraberinde getirmemişti? Her bitişin yeni bir başlangıcı simgelemesi gerekmiyor muydu? Peki ama neden her şey...