Pişman olduğun zaman, zevke doyduğun zaman, huzur bulduğun zamanDönebilirsin...
Ben yine burada olacağım, yaralarını saracağım
Seni anlayacağım...
ASLAN ve CEYLAN
BÖLÜM 5
"Selin..."
Boş boş bakmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu... Öyle de yaptı. Ali delirmiş gibi bir hızla kendisine doğru geldiğinde bile geriye doğru gitmek aklına gelmezken öylece izledi. Onu ilk kez bu kadar çığırından çıkmış görüyordu. Korktuğunu itiraf etmeliydi.
Ali sinirli adımlarla yanına geldiğinde Selin sadece korkudan sıçradı, ama eğilip elbiseyi aldığını görünce... Ve bunu yaparken az önce sinirden yumruk olmuş ellerinin narin bir şekilde elbiseyi okşadığını fark edince... Annesini sever gibi... Bocaladı...
Hala çıt çıkmayan odanın içindeki gerilim dalgaları kimseye iyi gelmiyordu, ne diyeceğini bilemiyordu. Yakalanacağını tahmin edememişti.
"Bu odada ne işin var? Burada... Yanlışlıkla olmadığı çok aşikar, bu konuda kendini yorma. Tavsiye etmem..."
Sinirden çok, sarsılmış bir ses tonu ile konuşuyordu. Selin bunu fark edecek kadar tanıyordu onu, daha çok hayal kırıklığı yaşıyormuş gibiydi...
"Ali ben..."
Hala ellerinin arasında tuttuğu elbiseyi kırışmasından korkuyormuş gibi yavaş adımlarla ilerleyip annesinin yatağına bıraktığında, yine alaylı bir tavırla gülümseyip aynı kararlılıkla kapıya doğru ilerledi. Selin neler olacağını kestiremiyordu ama gidişat iyi değildi. Az önce duyduğu için sevindiği "tak" sesi şimdi kendisine korku yaratmaktan başka bir iş görmüyordu. İyi ama kapıyı neden kilitlemişti?
Ali kilitlenen kapıya tatminkar bir bakış attıktan sonra kendisine hâkim olmayı dileyerek ona doğru ilerledi. Selin yere sabitlendiği bakışlarını kaldıracak gücü kendisinde bulamıyordu, utanıyordu. Utanmakta haklıydı...
"Seni dinliyorum..."
Zerre merhamet barındırmayan buz gibi ses tonu kulaklarında yankılandığında sesli bir şekilde yutkundu.
"Özür dilerim Ali..."
Hadi ama yapabileceği tek açıklama bu muydu yani? Birkaç adım gerileyip kendisini duvara doğru yaklaştırdığında Ali'nin her zamankinin aksine kendisine doğru gelmediğini gördü. Kendisini kontrol edemeyeceğinden emin değil gibi bakıyordu ve bu bakışlar hiç de hayırlı şeyler olacağını simgelemiyordu...
"Ne için bu özür? Hırsız gibi annemin odasına girdiğin için mi, yoksa zaten hırsızlık yaparak benim odamdan anahtarı aldığın için mi?"
Selin kulaklarında yankılanan 'hırsız' vurgulaması ile yanaklarından gözyaşlarının süzüldüğünü hissetti. Bu hayatta birçok şey olmuş olabilirdi, ama hırsız? Hırsızlık... Sessiz kalmaya devam ettikçe onun daha çok sinirlendiğini görüyordu.
"Ben hırsız değilim..."
Küçük bir kız çocuğu gibi incinmiş gibi mırıldandığında Ali gözleri ile yataktaki elbiseyi işaret etti.
"Buradan bakınca öyle görünmüyor."
Tablo iğrençti, bunu kabullenmek zorunda kaldı. Ama yine de gururu kırılmıştı. Boş boş duvara sabitlediği bakışlarını hareketlenen Ali'ye çevirdiğinde ne yaptığını anlamaya çalıştı. Delirmiş gibiydi, önüne gelen ilk çekmeceyi açıp altın rengi kordonu olan çok ama çok şık bir saat çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN ve CEYLAN #Alsel#
FanficEline aldığı sarı büyük zarfa baktı... Hayallerini süsleyen, uzun zamandır gelmesini beklediği o gün neden düşlediği kutlama sevincini de beraberinde getirmemişti? Her bitişin yeni bir başlangıcı simgelemesi gerekmiyor muydu? Peki ama neden her şey...