Multimedya: Deniz ve Doğukan'ın Gençlik Fotoğrafı💔
Keyifli Okumalar Dilerim!
•••
DOĞUKAN'DAN
Deniz'in üstünü örtüp alnından öptüm, iyi geceler dileyip odadan çıkarken "Baba" diye seslendi. "Efendim, kızım?" Başucuna oturdum ve saçlarını okşadım. "Bana Deniz ablayla nasıl barıştığınızı anlatır mısın?" Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi. "Kaç kere anlattım ya kızım, tekrar mı anlatayım?" hevesle başını salladı, biz kızımızı Deniz'in hatıralarıyla büyütmüştük.
"Tamam, uzan sen şöyle" dediğimi yaptı, "Başlıyorum. Annen kaza geçirmişti, taburcu olduktan sonra onu ziyarete gitmek istemiştim. Ancak, evinin adresini bilmiyordum. Hoş, bilsem bile öyle dan diye gidemezdim zaten. O zamanlar sevgili değildik daha, arkadaş bile değildik." Deniz, daha önce defalarca anlatmama rağmen her seferinde olduğu gibi dikkatle dinliyordu.
"Bazı yanlışlar yapmış ama bundan ders almıştım. Artık her şeyi düzeltmem, yoluna koymam gerekiyordu ve ben, nereden başlayacağımı iyi biliyordum."
21 Sene Önce...
"Telefonum nerede, gördün mü? Bulamıyorum" etrafa bakınıyordum, yastıkları kaldırıp koltuğa baktım. "Nerede bıraktıysan oradadır" dedi Derin, yemek hazırlıyordu, aynı bir anne gibi konuşmuştu. Gerçi, bizi büyüten bir annemiz olmamıştı başımızda. Yine de bu tarz klişe sözleri annelerin söylediğini biliyordum, en azından arkadaşlarımın anneleri söylüyordu.
"Ne oldu, durdun kaldın? Odana baktın mı iyice?"
Derin, durgunlaştığımı görüp elindeki işi bıraktı ve tezgaha yaslandı. "Bir şey olmadı, neyse. Baktım da bulamadım, sen beni bir çaldırsana" söylene söylene kendi telefonunu aldı eline.
"Ne oldu? Hayırdır? Kimi arayacaksın? Bende soruyorum işte, serseri arkadaşlarını arayacaksındır tabii! Yine o bar senin bu bar benim, sabaha doğru gelirsiniz eve! Bende sizi ayıltmak için bir kahve yaparım, Derin'in işi ne zaten?"
Yine senaryoyu kendi yazmış, kendi oynamıştı. Telefonumun sesini duyduğumda masaya doğru yaklaştım. "Al bak, oradaymış işte. Gözünün önünde!" Derin, aramayı sonlandırdı. "Derin, yeter sus iki dakika başım şişti! Ne alakası var? Bir arkadaşı arayacağım" bu onu daha da meraklandırmıştı.
"Kimmiş bu arkadaş? Ben tanıyor muyum? Sevgili mi yaptın yoksa!"
Ufak bir çığlık attı ve eliyle ağzını kapattı. "Doğukan, inanmıyorum! Sonunda kedi olalı bir fare yakaladın mı yoksa? Bak, doğruyu söyle bana. Çabuk anlat, çabuk!" Bunun ihtimali bile onu heyecanlandırmıştı. Benim ise sinirlerim bozulmuştu, "Abla, sinirleniyorum artık! Senin de aklın hep aşkta meşkte! Yahu, bir arkadaş diyorum ya ne sevgilisi? Deniz'i arayacağım, tanıyorsun ya zaten!"
Tanıyordu da hatırlıyor muydu, bilmem. "Deniz mi? Hangi Deniz? Kim Deniz? Bu, bu eski sınıfındaki güzelce suratlı bir kız, o mu? Ay, onunla mı sevgili oldun? İyi iyi, ben onaylıyorum kardeşim. Deniz tatlı, hanım bir kızdı"
Bu sefer, "E oha!" Demekten kendimi alamadım. Derin hemen gözlerini büyüttü, yanıma gelip koluma bir çimdik attı. "Öyle der mi insan ablasına hiç? Terbiyesiz!" Kolumu ovuştururken onunla ters gitmeye devam edersem konunun uzayacağını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Yeni Kıza Ne Yapalım?"
ChickLit17. yaş gününde Melisa, ailesi hakkında öğrendiği gerçekle ne yapacağını bilemez ve bir süreliğine İstanbul'dan İzmir'e giderek ablasıyla yaşamaya karar verir. Her şeyin daha iyi olacağını sanan genç kız, okulda karşılaştığı zorluklar karşısında ne...