MERHABA SEVGİLİ OKURLAR, İLK OLARAK SİZE ÇOK TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM SAYENİZDE 100'DEN FAZLA OKURUM OLDU... İKİNCİ OLARAKTA HİKAYE HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUM.
Bu da neyin nesiydi. Tam kapağını açmak üzereydim ki kapım tıklatıldı. Her ne kadar kalbim kitabın kapağını açmak istese de '' Geliyorum.'' demekten başka bir çare bulamadım. Kapımı tıklatan Sam'di. '' Hadi bakalım zamanımız azalıyor.'' dedi bana kalın ama çocuksu bir ses tonuyla. Böylece birlikte koridorlardan geçip gri bir kapının önünde durduk. Sam benim için kapıyı açtı ve bana ''Beni burada bekle.'' dedi. Kapı büyük bir açıklığa çıkıyordu. Daha önce hiç görmediğim uzunlukta ağaçlar vardı. Ve açıklığın tam ortasında kocaman kırmızı bir halka. Bu halka ben buraya ilk geldiğimde beni kendine çeken halkanın aynısıydı sadece yerleri farklıydı. Biraz düşündükten sonra buraya ilk gelişimde halkaya yaklaşmamın sebebimin halkanın güçlerimi çekmiş olabileceğini düşündüm ve bunu daha önce sormak için beynime kazıdım. Beni düşüncelerimden açık kapının ardından gelen ayak sesleri kopardı. Gelen Sam'di ve arkasında neredeyse bir ordu vardı. Sam dışında beş kişilerdi. Sam'in ellerinde silahlar vardı ve bu silahları arkasından gelenlere özenle verdi. Arkasından gelen sadece iki kişiyi tanıyordum. Biri Sam'in arkadaşı Joe diğeri ise Sam'e sataşan çocuk Leo'ydu. Her ne yapacaksam işe ilk Leo'dan başlamak istiyordum. Sam beni çemberin içine yerleştirdikten sonra kenara geçti ve '' Saldırın!'' diye bağırdı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan Joe elindeki mızrağı bana fırlatmıştı. Birden kıyafetim kırmızıya döndü ve birkaç saniye sonra elimin yanmasıyla birlikte Joe'nun olduğu yöne doğru bir ateş topu fırlatmıştım. Ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama irademi teslim etmeyecektim. En azından iç benliğime yenik düşmeyecektim. Ne yaptığımı bilir gibi birkaç hareket yapmaya çalıştım. O sırada Leo'dan gelen füze dikkatimi dağıttı. Biranda kıyafetim yeşile döndü ve sanki yaptığım iç güdümle gerçekleşmiş gibi ayağımı ağır ağır havaya kaldırıp ardından da yere indirmemle önümdeki toprak parçası yerden fırlayıp bana kalkan oluşturdu. Bu sayede füze kalkana çarpmıştı. Ben daha bu yaptığımın şokunu atlatamadan herkes halka oluşturmaya başladı. O sırada akıl almaz bir şey yaptım. Herkesin tam ortasında kaldığım an gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. Tabii bu süre içinde kıyafetim yeşil rengini koruyordu. Ayağımı havaya kaldırdım ve düzgün bir şekilde tereddüt etmemeye dikkat ederek bir anda yere indirdim. Benim ve toprağı bükmemle birlikte benim ve Sam'in üzerinde durduğu minik toprak parçası hariç diğer her yer diğerlerinin altından kaydı. Çok şiddetli bir ses çıkmıştı. Ben ne yapmıştım? Bazılarının kolu ve bacağı kopmuş, bazılarının ise kafası kopmuştu. Ben ise öylece yere çömelmiş şekilde duruyordum. Sam koşarak yanıma geldi. Ben ise yere oturmuş titriyordum. Sam beni ayağa kaldırmaya çalıştı fakat ben '' Sam ne yaptığıma bak!'' diye acı bir çığlık attım. ''Sam ben o insanları öldürdüm.'' diye bağırıyordum. Neyse ki ortalıkta bizim dışımızda kimse yoktu. Sam beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ben ise deli gibi titriyordum. O sırada küçük çaplı bir sinir krizi geçiriyordum. Sam beni yerden kaldırdı. Ağzımı kapattı ve sakinleştirici ve huzur verici bir sesle konuşmaya başladı. '' Anita onlar gerçek değil. Onları öldürmedin.'' Kulaklarım bana oyun mu oynuyordu? Sam onlar gerçek değil mi dedi? '' Na... nasıl yani?'' benim gibi sesim de titriyordu. '' Onlar androitler. Onları şu bilim adamları çalışma tatbikatları için üretiyorlar. Biz de istediğimiz insanın şeklini verebiliyoruz. Tek kusurları konuşamamaları.'' diye sözünü tamamladı. Ardından '' Çok üzgünüm Anita, bu kadar korkacağını bilseydim asla yapmazdım bunu.'' diye ekledi. Ben ise olayı daha yeni idrak etmiştim. '' Sorun değil. Artık her şeye hazırlıklı olmalıyım. Yalnız bir sorum var.'' dedim. '' Hiç gerçek insanlarla çalışacak mıyım?'' soruyu sorduktan sonra cevabın hayır olmasını umdum. Sam bana gülümsedikten sonra '' Eğer gerçek düşmanların karşına çıkarsa evet ama şimdilik hayır. Çünkü General şu anda diğerlerinin senin güçlerini bilmelerini istemiyorlar.'' dedi. Demek bana kafeteryada bu kadar garip bakmalarının sebebi oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadan Gelenler (#Wattys2015)
FanfictionBüyük bir sorun vardı. Kim olduğumu ve oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Bükücülük kitaplarını sevenlere tavsiye ediyorum.