Canını Vermek

60 13 0
                                    

Yemekhanede her zaman oturduğum masaya kuruldum. Sadece yemekle ilgileniyordum. Ne olduğunu anlayamadığım bir bulamaç ve ete benzeyen bir şey... Birkaç dakika sonra yanıma biri gelip oturdu. Lea olduğunu düşünmüştüm. '' Selam Lea.'' Fakat kafamı kaldırmamla bana bakan Alex'i görmem bir oldu. '' Kusura bakma ben Lea değilim." Sorun değil demeye çalıştım ama boğazım bir an için düğümlendi. "Bugün beni kurtardığını söylediler, ben de sana teşekkür etmek istedim." Bu sefer konuşabildim. " Sorun değil, zaten bunu yapmayı özlemiştim." Alex küçük bir gülümseme yaydıktan sonra kalktı ve gitti. Lea'nın masaya gelmesiyle uzun süredir Alex'in arkasından bakakaldığımı fark ettim. Lea'nın yüzünde salak bir sırıtış vardı. Neler olacağını sezmiştim. " Sen ve o..." diye başlamaya çalıştı. Ama elimi kaldırıp onu susturdum. " Aklından bile geçirme." Sözlerim onu korkutmuşa benzemiyordu bu nedenle devam etti. " Yoksa bir çift..." Lafını yine böldüm. " Kapar mısın çeneni!!! Çiftlerle aram bek iyi değil bu nedenle o konu hakkında konuşmak istemiyorum ama sen, temin ederim ki öyle bir şey yok!!" Aramızda birkaç dakikalık sessizlik oldu. "Affedersin Anita, seni üzmek istememiştim." Tepsimi koymak için çoktan kalkmıştım ben ise.

Programımda yarım saatlik bir boşluk vardı. Tekrar eğitim odasına gidemezdim. Zaten istemiyordum da. Bu zaman buraya gelirken kaybettiğim ok ve yayı bulmak için iyi bir zaman olabilirdi. General H'nin kapısının önündeydim birkaç dakikaya. Kapı aralıktı. Kapı aralık mıydı? Bu biraz garipti çünkü otomatik bir kapı aralık olamazdı. Kapıyı çaldım ama içeriden hiçbir ses gelmedi. Yavaşça içeri süzüldüm. Ne bir boğuşma izi ne de bir cinayet kanıtı vardı. Belki de sadece kapı bozulmuştu. Büyük bir ihtimalle de General H başka bir yerdeydi. Tam odadan çıkacakken tanıdık bir ses beni durdurdu.

" Kız iyi." Ses odanın içindeydi ama sahibi değildi. Bir süre sonra General H'nin sesi geldi. "Bunu biliyorum." Yavaşça masaya yaklaştım. Üstünde elektronik bir alıcı duruyordu. Daha çok fazla gelişmiş bir telsize bekliyordu. Anlaşılan bir tarafını kapatmayı unutmuşlardı. Hemen gitmem herkes için en iyisi olurdu. Ama ayaklarım resmen yere yapışmıştı. "Birçok silahı etkili bir şekilde kullanabiliyor." Ses bir önceki eğitimdeki komutana aitti. "Ayrıca istediğiniz gibi çocuğu da kurtardı. Salak çocuk neredeyse ölüyordu ama kızın yetenekleri doğrulandı. " General H derin bir nefes aldı. " İşte bunlar iyi." Garip bir gülme sesi çıkardı. "Saf kız neden batı üssünden atıldığını bile bilmiyor. O ok ve yay onun sonu oldu." Başka bir öksürme sesi ve komutan söze girdi. " Efendim, kusura bakmayın ama kız neden bizim için çalışsın ki?" Kısa bir sessizlik oldu ben ise çok olmuş bir şekilde duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. Komutan zaten biinen bir bilgiyle devam etti. "Şu oğlan hala orada." Kısa bir sessizlik daha ve ben kimden bahsettiklerini yeni anladım. SAM!!! Çığlık atmamak için elimi ısırmam gerekti. General H sözü aldı. " Bu nedenle bir sornaki hareketimiz onu buraya getirmek. Ayrıca kız bize katılacak... Oğlan olsa da olmasa da."

Daha konuşmaya devam ettiler ama konu değişmişti ve bende ayaklarımın beni o odadan dışarı çıkarmasına engel olmamıştım. Sonunda neresi olduğundan emin olmadığım bir koridorda durdum. Ayaklarım üzerinde çaresizce yere çöktüm. Haplar... Aldığım haplar ve ilaçlar hepsi zehirliydi. Beni kontrol etmek için. Hala 20 dakikam varken kendimi odama attım zor da olsa yolu buldum bir şekilde. İçimde, ruhumda derin bir titreme vardı. Yerde öylece durdum sadece titremenin geçmesini bekledim. Sam tehlikedeydi, batı üssü tehlikedeydi, ben tehlikedeydim, hatta doğu üssündeki birkaç kişi bile tehlikedeydi. Buraya neden gelmiştim ki. Kafamdaki düşünce çok bencilceydi. Bunu yapmamalıydım. O kadar bencilceydi ki sonuçlarına gözüm kapalı katlanmıştım hem de neler olabileceğini tahmin edebilirken. Artık Sam'e de ulaşmam mümkün değidli. Belki de öldüğümü zannediyordu ya da o da beni bulmak için yollara düşmüştü. Kafamı toplamalıydım ve bu işten sıyrılmalıydım. Uğruna canımı vermek zorunda kalsam da.

Arkadan Gelenler (#Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin