Ruh

155 12 0
                                        

Odadan nasıl fırladığımı hatırlamıyorum ama bu sesin sahibi beni benden almıştı. Aklıma ilk olarak Sam geldi ve koşarak yanına gittim. Kapıyı açtım. Sam hiçbir şeyden habersiz bir şekilde yatakta yatıyordu fakat o sesi duymamıştı. Onu uyandırmadan odadan çıktım. Ardından hemen Haymitch'in odasına doğru koştum. Uzun koridorlar sonunda bitti ve odaya ulaştım. Kapı açıktı. İçerisi darmadağınıktı, anlaşılan burada kavga olmuştu. Etrafa baktım ama birini göremedim. Tam odadan çıkacaktım ki dolaptan sesler gelmeye başladı. Hemen elime bir ateş topu aldım ve yavaşta dolaba doğru yaklaştım. Dolabın kapağını açmamla Haymitch'in dolabın içinden çıkıp üzerime düşmesi bir oldu. Onu kaldırdım ve tam onunla konuşmaya başlayacaktım ki hiç beklemediğim bir şey oldu. Haymitc'in kalbinin biraz üstünde derin bir yara vardı. Bıçakla yapılmıştı. Haymitch hala nefes alıyordu ama onu hemen doktorlara götürmezsem bu fazla uzun sürmezdi. Haymitc'i kucağıma almam imkansızdı. Bu nedenle onu sürüklemek zorunda kaldım. Garip bir şekilde yarasından kan akmıyordu. Tam asansöre gelmiştim ki Keşiş Steve ile karşılaştım. Durumu görünce şok oldu. Ona Haymitch'in yaralı olduğunu ve bir yerden dondurucu bir çığlık geldiğini söyledim. Keşiş Steve ciddi bir bakış attıktan sonra '' Onu hemen odama götürmeliyiz.'' dedi.

On dakika sonra keşişin odasına anca varabildik. Keşiş hemen Haymitch'i uzun bir halının üstüne yatırdı. Birkaç kitaba ve parşömene baktı. Kafasını kaldırdığında yüzü bembeyazdı. '' Anita, bunu sana nasıl söylerim bilemiyorum ama arkadaşının ruhunu almışlar.'' dedi. Ben ne olduğunu şimdi anlamıştım. Aslında o çığlık Haymitch'in ruh çığlığıydı. '' Yani ruhunu kopardılar ve o ruh koparken de çığlığı açığa çıkardı.'' dedim. Adam onaylayan bakışlarla bana baktı. Açıkçası bunu nereden bildiğimi bilemiyordum ama o an buna kafa yoramazdım. '' Peki onu nasıl kurtaracağız?'' diye sordum. Keşiş '' Biz değil sen, onu sen kurtaracaksın.'' Tam o sırada neden diye bağırmak istiyordum ama keşiş konuşmaya devam etti. '' Bak Anita, sen çığlığı duydun değil mi?'' Evet manasında kafamı salladım. '' Ayrıca Avatar olan da sensin. Haymitch sana güvenmiş. Çığlığı sadece yaralanan kişi darbe aldıktan sonra kimin adını aklından geçirirse çığlığı o duyar. Haymitch akıllık edip seni seçmiş. Avatar olman işi kolaylaştırıyor.'' dedi. Tam o sırada kapıdan tıkırtılar geldi. Hemen bükücü pozisyonumu aldım ve kapıya yöneldim. Neyse ki gelen Sam'di. '' Sam, burada ne işin var?'' Keşişin sesi soğuktu. Sam ise sakin bir ses tonuyla '' Ağabeyime bunu onlar yaptılar değil mi?'' dedi. Evet demek istemiyordum. Yürümesinde aksaklıklar olmasına rağmen kapıya güzel bir tekme geçirdi. O an anladım. Onlar bir aileydi ve benim korkaklık yapmayı kesip o aileye yardım etmem gerekiyordu. Aksi geçerli değildi. Elimi Sam'in omzuna koydum ve '' Her şey düzelecek. Ona yardım edeceğim.'' dedim. Sözümün hemen ardından Sam '' Ben de sana yardım edeceğim.'' dedi ve odayı terk etti. Keşiş ile yarın buluşmak üzere sözleştikten sonra Sam'in arkasından fırladım. ''Sam iyi misin?'' sesim normaldi. '' Sayılır.'' dedi, soğuk bir ses tonuyla. Peki manasında kafamı salladım ve tam oradan ayrılıyordum ki Sam kolumu yakaladı. Kızgın ama kararlı, biraz da hüzünlü bir ses tonuyla '' Bana senin öldüğünü söylediler. Ben de neredeyse onlara katılacaktım. Teşekkürler...'' dedi. '' Rica ederim, gerçi daha önce kimse yaşadığım için bana teşekkür etmemişti ama bu da bir ilk.'' dedim. Sam'in ağızında minik bir gülümseme belirdi. Ardından da belirdiği gibi kayboldu. Açıkçası onu böyle görmeye dayanamıyordum. Sanki içinden bir şeyler kopmuştu. Bunu ona yapamazdım. Hemen Sam'in önün geçtim ve '' Biliyorsun, onu kurtaracağız.'' dedim. Sam ise ben kenara çekilince yoluna devam etti. ''Teşekkürler Anita, ama onu asla kurtaramayacaksın.'' dedi. Bunun ne anlama geldiği bütün koridor boyunca kafamı karıştırdı. Sam'e bunu bana neden söylediğini sormak istiyordum ama yapamadım. Odama girdiğimde kafamda milyonlarca soru işareti vardı. Hepsini o akşam çözmem mümkün değildi ama en azından ruh çığlığı ve ruhlar hakkındaki bölümlerden biraz öğrenebilirdim. Kitabımı aldım, sakladığım yerdeydi, özenle içini açtım ve '' Ruh'' bölümünü (19.Bölüm) bulduktan sonra sayfaları çevirmeye başladım. Bölüm 16, 17, 18,...,20. Ne? Bölüm 19 neredeydi? Sayfaları tekrar çevirdim ama yoktu. Kitabı salladım. Belki biri yırtıp içine koymuş olabilirdi ama onun yerine başka bir şey ayaklarımın tam ucuna düştü. Bir kağıt parçası, düzgün bir şekilde katlanmıştı. Ellerim titriyordu ama bu kağıdı açmam engel olamadı. İçinde kocaman harflerle:

19 İÇİN HENÜZ HAZIR DEĞİLSİN!!!

Yazıyordu. Hazır değil miydim? Ne fark ederdi ki? Bir şekilde Haymitch'i kurtarmak zorundaydım. Hazır ol ya da olma bunu başarmak zorundaydım. Haymitch için... Sam için... General için... Herkes için... Fakat kafamdaki sorudan bir türlü kurtulamıyorum. Neden ben? Neden benim yakınımdakiler ve kim? Bir anda kafama yıldırım gibi bir fikir düştü. Bu bariz bir şekilde batı üssünün bir oyunuydu ama bıçağı nereden ve nasıl buldukları bir muammaydı. Bunun için muazzam bir güç gerekiyordu ve bu güç şu anda yoktu. Ama nasıl?

Arkadan Gelenler (#Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin