Uyanmam için biri kafamdan aşağıya soğuk su dökmüştü. Birkaç saniye içinde titreyerek uyandım. Bulunduğum yerde pek de parlak olmayan bir ışık süzmesi gözümü rahatsız etmişti. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırmamla ortamdaki ışığa alışabildim. Bulunduğum yer soluk gri bir odaydı. Daha çok bir sorgu odasına benziyordu. Odadaki tek mobilya benim oturduğum sandalye ve karşımda duran bir sandalyeydi. Ayağa kalkmak için bir hamle yaptım ama nafile ayağa kalkamıyordum. Anlaşılan batı üssü beni bu sandalyeye bağlamıştı. Kafamı odanın diğer tarafına doğru çevirince ayakta duran ve bana su döken kişiyi gördüm. General Howard. ‘’Merhaba Avatar Anita.’’ dedi kurnaz bir sesle. ‘’ Merhaba General Howard.’’ Sesimin küçümseyici çıkmasına dikkat etmiştim. ‘’ Lafı uzatmayacağım Anita, yine hangi şeytanlık için geldin buraya?’’ Bu sözü söylerken bana doğru bir silah çıkarmıştı. ‘’ Eğer fazla zorluk çıkaracaksan işini şimdi halledelim.’’ diye ekledi ve silahın tetiğini çekti. Ona oldukça alaylı bir bakış attım. ‘’ Öncelikle sen benim işimi bitirmeden ben seninkini bitiririm. İkinci olarak da buraya bir şeytanlık için gelmedim.’’ Bir süre durdum ve doğru kelimeleri düşündüm. ‘’ Bütün bu olanlara bir son vermek istedim çünkü çevremdekilerin artık zarar görmesine dayanamayacak durumdaydım.’’ General Howard yüzüne bir sırıtma yapıştırdı ve ‘’ Tabii, sana inanmamı bekleme ne de olsa fazla dürüst bir geçmişin yok.’’ Silahı çeneme dayadı ve ‘’ Şimdi ya doğruyu söylersin ya da senin o minik köpeğini bir saniyede mezara gönderirim.’’ diye ekledi. Hızlı düşünmem ve bu adamla onun bildiği gibi oyun oynamam gerekiyordu. ‘’ Lütfen beni öldürecek kadar gücün olmadığı için köpeği öldürmek istediğin çok açık. Ne de olsa bana hala ihtiyacınız var.’’ General kapana kısılmıştı. ‘’ Evet, belki de haklısın ama inan bana o rezil hayvanı öldürmek benim için zevk olur. Bu nedenle gerçeği söylemen senin için çok daha iyi olur.’’ dedi. Hala doğru cevapları vermem gerekiyordu. Bu sayede en azından Hope’un hayatını kurtarabilirdim. ‘’ Bak, doğrusu bu. Buraya bir şeytanlık için gelmedim. Buraya geldim çünkü…’’ General Howard lafımı böldü ve ‘’ Yoksa sevgilin seni terk mi etti?’’ dedi. ‘’ Bana baksana sen sabrımı fazla taşırma neler yapabileceğimi en az benim kadar iyi biliyorsun.’’ diye karşılık verdim. General Howard sessizleşti ve eliyle devam etmemi işaret etti. ‘’Buraya geldim çünkü General Albert beni üsten kovdu.’’ dedim. General Howard bana inanmadığını gösteren bir bakış attı. ‘’ Sana inanmamı bekleme. Sen onların tek umuduydun.’’ Başımı salladım. ‘’ Evet, ben de öyle zannediyordum ama demek ki o kadar önemli değilmişim. İster inan ister inanma bu nedenle şimdi buradayım.’’ dedim. ‘’ Peki seni neden kovdu.’’ Sesindeki şüphe gözden kaçmıyordu. ‘’ Bu konu hakkında bir fikrim yok. ‘’ General Howard’ın bir şeyler düşündüğü her halinden belliydi. Son darbeyi koymalıydım. ‘’ Bak, size katılmaktan bir zevk duymuyorum. İki üste kendisinin iyi olduğunu başından beri savunuyor. Belki de ben başından beri kötü taraftaydım. Ayrıca en başından beri beni ve güçlerimi istediğinizi biliyorum. Şimdi seninle bir anlaşma yapalım. Size katılabilirim ama siz de o hayvanı serbest bırakacaksınız ve doğu üssüyle uğraşmayacaksınız.’’ General Howard biraz düşündükten sonra ‘’ Nihayet doğrusu anladın. Fakat madem General Albert seni kovduğu için kızgınsın o zaman neden o üsse zarar vermememizi istiyorsun?’’ diye sordu. ‘’ Hala orada önemsediğim insanlar var.’’ diye cevapladım. Howard pek tatmin olmamış gözüküyordu. ‘’ Tamam size katılmam konusunda kararsızsanız beni bari bırakın yoksa ben kendim buradan kurtulurum ve bunu ne kadar iyi yapabileceğimi sen biliyorsun.’’ diye ekledim. ‘’ General Howard silahı boğazıma daha sert bastırdı ve ‘’ O halde sana bir test uygulayacağız. Geçersen bize olan sadakatin kanıtlanmış olacak. Ve burada kalacaksın.’’ dedi. ‘’ Tamam, buna hazırım. Şartlarım gerçekleştiği sürece.’’ General Howard ellerini çırptı ve biri kapıdan içeri Hope’u gönderdi. ‘’ İşte sevimsiz köpeğin burada, onu kendin dışarı salabilirsin.’’ Ardından elinde bulunan kumandadan bir düğmeye bastı ve ellerimle ayaklarımdaki kelepçeler çözüldü. General Howard önde ben ve Hope arkasında onu takip ediyorduk. General Howard koridorlardan geçip bizi arka kapıya ulaştırdı. Kapıyı açtı ve eliyle bir dakikam olduğunu işaret etti. Hope’un yanına çöktüm. Kulağına fısıldayarak konuşuyordum. ‘’ Üzgünüm dostum ama artık yollarımızı ayrılıyor. Lütfen kendine çok iyi bak. Gerekirse Sam’i bul. Nerede olduğunu biliyorsun.’’ Kurt üstüme atıldı ve yaklaşık on saniye kadar kucaklaştık. Bunun ardından General Howard ’’ Tamam, bu kadarı yeterli.’’ dedi ve köpeği oradan uzaklaştırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadan Gelenler (#Wattys2015)
FanficBüyük bir sorun vardı. Kim olduğumu ve oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Bükücülük kitaplarını sevenlere tavsiye ediyorum.