Sorgu

181 14 0
                                    

Yeni öğrendiğim bu bilgiler beni hem heyecanlandırmış, hem de üzmüştü. İlk olarak ateş ulusundan olmam beni çok sevindirmişti. Böylece geçmişim hakkındaki bilgilere bir adım daha yaklaşmıştım. Fakat hava bükemem beni üzmüştü. Bu Avatar olmam için çok önemliydi. Bu öğrendiklerimi aktarmak üzere General'in odasına gidecektim ki aklıma bize oynanan küçük oyun geldi. Bunu yaptıklarına hala inanamıyordum. General'in odasına gitmeden önce toplantı odasının önünden geçiyordum ki General'i ve bir iki komutanı hararetli bir şekilde tartışırken gördüm. Kapıyı çaldım. General beni görünce içeriden gelmemi işaret etti. Ben de içeri girdim ve '' Merhaba General, sizinle bir şey konuşmalıyım.'' dedim. Bunun üzerine yerinde oturan komutanlardan biri hızla ayağa kalktı ve '' Harika, toplantı tekrar bölündü, söyle bakalım prenses ne istiyorsun?'' dedi. Bu adamın ani çıkışını anlayamamıştım. '' Efendim!!!'' sesim istediğimden daha kaba ve gür çıkmıştı. Adam kendini toplayıp '' Evet sen prenses bizi bölüyorsun.'' dedi. Ben ise ona aldırmadan General'e bakıyordum, General'den beni uyaran hiçbir bakış almayınca konuşmaya devam ettim. '' Kusura bakmayın fakat ben sizden emir almıyorum. Gördüğüm üzere şu anda sizin sahip olduğunuz rütbe ile benimki aynı, bana söz geçiremezsiniz.'' Komutan bana meydan okuyan gözlerle bakıp '' Nasıl söz geçirim gör istersen.'' dedi. Bu sırada diğer komutan ve General keyifle bizim konuşmamızı dinliyordu. Ben ise çileden çıkmıştım. '' İstersen dene ve sonra ne olduğunu hep birlikte izleyelim.'' O sırada elimi yumruk yapıp komutana bir ateş topu fırlatmak için hazırlamıştım. Bunu anlayan General aramıza girip gülmesini saklamaya çalışarak '' Bu kadar yeter gençler.'' General'in gençler demesi garibime gitmişti. Bir süre sonra kafamı kaldırıp baktım ve adam benden en fazla iki yaş büyük olabilirdi. Yaklaşık on sekiz yaşında gösteriyordu. '' Bu Haymitch, dışarıdan bizim için dün geldi.'' Ardından da Haymitch'e dönüp '' Bu da Anita, o...'' biraz durakladıktan sonra konuşmaya devam etti. '' O bizim için çok önemli.'' dedi. Ve toplantıya beş dakika ara verdikten sonra General benimle dışarı geldi. ''Seni dinliyorum Anita.'' Ardından da '' Bu arada içerde yaptığın muhteşemdi, anladığım kadarıyla kavgacı kişiliğin gelişiyor.'' diye ekledi. Ben de bunun üzerine minik bir gülüş koydum. Anlatmayı başladığımda General mutluydu fakat sona doğru yaklaştıkça yüzünde bir soru işareti belirdi. ''Peki, hava bükmene ne yardımcı olabilir?'' diye sordu. Ben de '' Merak etmeyin, bunu halletmek için kısa bir yol var. Steve iç benliğimle sessiz bir yerde bağlantı kurarsam bunu birkaç denemeden sonra başaracağımı söyledi.'' dedim. General bunun üzerine beni odama yollamak ve iç benliğime geçmemi istedi. Ben tam '' Tamam.'' diyecektim ki '' İzniniz olursa toplantıya katılmayı şu anda tercih ederim.'' dedim. General '' Toplantı zaten bitti. Şimdi aşağıya inip seni kandıran adamı sorgulayacağız.'' dedi. Bunun üzerine '' İzin verirseniz ben de gelmek istiyorum.'' dedim. General biraz düşündükten sonra bu fikri onayladı.

General ve Haymitch ile sorgu odasına inerken çok heyecanlıtdım. Bu serseriye gününü gösterecektim. Kendini ne sanıyordu? Kapıdan girmeden önce General bana yaklaştı ve '' Adamı çok zorlama.'' dedi. Ben de sırıttıktan sonra '' Bakarız.'' dedim. Adam elleri bağlı bir şekilde odanın tam ortasına oturtmuşlardı. İçimden bir ses bunun eğlenceli olacağını söylüyordu. İçeri girdiğimizde ilk konuşmayı General yapmaya başladı. Gayet sakindi ama adam konuşmamayı sürdürünce ne yapacağını iyi bilen bir ifadeyle Haymitch ve bana dönüp '' O sizindir.'' dedi. Onayı almıştım, adamı istediğim gibi paralıyabilirdim. Bakalım Sam gittikten sonra ne kadar iyi çalışabilmiştim. Başta Haymitch konuşmaya başladı. Sesi git gide artıyordu. Adam ise konuşmamakta kararlıydı. Bir ara '' Sen ve sevgilin beni asla konuşturamaz.'' dedi. İşte o sırada patladım. Adamı ensesinden yakaladım ve bir anda duvara mıhladım. Haymitch de adam kadar şaşırmıştı. Konuşmaya başladım '' Dinle beni, öncelikle o benim sevgilim değil bunu aklının bir kenarına yaz.'' Adam hızla başını salladı ama onu henüz bırakmaya niyetli değildim. '' İkinci olarak ya bana Sam'in yerini söylersin ya da ben sana öyle bir şey yaparım ki yemin ederim bir daha asla iyileşemezsin.'' Bunun üzerine adam kuş gibi ötmeye başladı. Sam'in nerede sakladıklarını ve ona ne yapacaklarını anlattı. Adamın bu itiraflarından sonra onu bıraktım ama sert bir şekilde. Odadan çıkarken Haymitch '' İyi işti Prenses.'' dedi. Ona döndüm ve yumruğumu göstererek '' Bana bir daha öyle hitap edersen bir daha asla konuşamazsın.'' dedim ve '' Bu arada teşekkürler.'' diye ekledim. 

Odamın yolunu tutarken daha önce hiç olmadığım kadar kızgındım ama tatmin olmuştum. Odama vardığımda ise bu tatmin hissi bir anda kayboldu. Kapımda beni pek de mutlu etmeyecek bir yazı vardı.

Anita, yarın senin bölüğüne Haymitch komutanlık yapacak. İmza, General...

Bunun üzerine koşarak General'in odasına gittim. O sırada da aklımdan Sam'in bölüğü diye geçiyordu. Kapıyı çaldıktan ve '' Gir!'' komutunu duyduktan sonra hızla içeri girdim. General beni gördüğüne şaşırmıştı. Ben ise '' Bu ne demek?'' diye atıldım. General elimdeki nota baktı ve '' Bu Haymitch yarın senin bölüğünle ilgilenecek.'' dedi. General konuşurken hala aklımdan Sam'in bölüğü diye geçiriyordum. '' Peki ama neden?'' Bunun üzerine General '' Bak Anita, şu anda senin adına çok mutluyum çünkü kavgacı yeteneğin gelişiyor, şu anda seni bölükten alıkoyuyorum çünkü amacım senin kavgacı yönünü tamamen geliştirmek, bu nedenle yarın eğitimin var.'' diye açıklama yaptı. General'in açıklaması akla yatkın gelmişti. Bunun üzerine izin isteyip odadan çıktım. Kendi odama gittim. Sandalyeyi çekip biraz düşünmeye başladım. Son bir iki ayda olanlar... Benim buraya gelmem, eğitim görmem, bükücü -Avatar- olduğumu fark etmem. Son bir iki haftada olanlar... Sam'in kaçırılması, herkesin Avatar olduğumu öğrenmesi, Leo'yu hırpalamam, Haymitch'in dik kafalık yapması.

Ayağa kalktım ve tam daha önce sakladığım Avatar kitabıı almaya gidiyordum ki kapım çalındı. Bunun kim olabileceği kafamı kurcalayıp durdu. Yavaşça kapıya yaklaştım ve açtım. Bir anda karşımda Sam'i hayal ettim ama tabii ki o değildi. Karşımda duran Haymitch'di. ''Ne var Haymitch?'' sesim tahmin ettiğimden daha huysuz çıkmıştı. '' Sakin ol Pre...'' ona ters bir bakış attım. '' Sakin ol Anita, buraya sadece birkaç saat önce harika bir iş çıkardığını söylemeye geldim. Senden iyi bir komutan olabilir.'' dedi.  '' Teşekkür ederim fakat sen de bana darbe vurup Sam'in bölüğünü almasaydın daha iyi olabilirdi.'' dedim. Haymitch bir anda gerildi '' Sam... Senin erkek arkadaşın.'' Dişlerimin arasından '' O benim erkek arkadaşım değil.'' dedim. Haymitch'i duvara yapıştırmamak için çok çabalıyordum. Haymitch ise konuşmasına devam etti. '' Herneyse, sana bir tavsiyem var, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bunu unutma.'' Ardından da koridorda kayboldu. Artık kafayı yiyecektim bu lafı buraya geldiğimden beri herhalde onuncu defa duyuyordum. Tam yatağa doğru gidecektim ki kapım tekrar çalındı. Bu sefer gerçekten yetmişti. Kapıyı açmamla hiç olmayacak bir yüz gördüm.

Arkadan Gelenler (#Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin