"Ekin ben gerçekten özür dilerim. Bir anlık bir kıskançlıkla söyledim. Ben..." Sözlerim bana bakmamamasıyla yarım kaldı. Şu an kendime o kadar çok kızıyordum ki!
"Ekin yüzüme bak. Ben gerçekten üzgünüm ama kalbinde o kızın olma fikri kafamı o kadar çok kurcalıyordu ki." Ekin yanan fotoğrafa bakmaya devam edince ona doğru bir adım attım. Oysa geri bir adım atarak fotoğrafın kül olmuş taraflarının uçuşunu izledi. Yanan alan azaldıkça ateş ekinin eline doğru ilerliyordu ama o bunu sorun etmiyor olacakki sadece fotoğrafa bakıyordu.
"Ekin özür dilerim." Sonunda bakışları beni buldu.
"Özür dilemen bu fotoğrafı geri getirmeyecek." Ellerini gevşeterek yanan fotoğrafı rüzgarın alarak götürmesine izin verdi.
"Biliyorum ama-" Ekin sözümü sertçe kesti.
"Aması falan yok Hilal. Bu fotoğrafı yakmam onu aklımdan çıkardığımı göstermez. Senin bu durumda bana destek olup onu unutmama yardım etmen gerekirdi." Kafamı olumlu anlamda salladım. Ağlamak istiyordum. Belki ağlarsam susardı ve bana sarılırdı.
"Ama sen bu hareketle onu daha çok özlememi sağladın. Ondan bir farkın olmadığını gösterdin." Sinirlenmiştim. Beni nasıl onunla bir tutabilirdi.
"Beni onunla bir tutamazsın. O kızı fazla iyi tanımasamda onun yaptığı gibi bir şey değil bu." Değildi de adım gibi emindim. Tabii benim açımdan haklıydım.
"Hayır Hilal aynı onun yapacağı bir şeyi yaptın. Benim duygularımı umursamadan sırf bencilliğinden dolayı-" Sözünü bu sefer sertçe ben kestim.
"Bencillik mi? Bana bencil diyemezsin, asıl sen bencilsin. Aynı anda kaç tane kızla birlikte olduğunu saysana bir bana? Ya da kalbinde o kız varken sen nasıl birisini sevmeye çalışabilirsin ki?" Çenesinin kasılmış olduğunu fark ettim ama devam ettim.
"Ekin onca kız seninle ilgili hayaller kurarken sen burda onu için ağlıyorsun. Bazılarını sadece kullanıp atıyorsun. Sana bir gerçeği söylemek istiyorum. Sen herkesin düşündüğü gibi boş kalpli falan değilsin. Senin..." Sertçe yutkundum. Söylemem gereken bir şeyi söyleyecektim. Belki bu sözlerimden sonra benden nefret edecekti , canı yanacaktı ama ona kimsenin söyleyemeyeceği bir şeydi bu.
"Senin kalbin boş değil. Tamamamı dolu. Tamamı o kızla dolu ve ben çaresizce o dopdolu kalbinde kendime bir yer bulmaya çalıştım." Gözlerimi kapatarak kafamı iki yana salladım.
"Fotoğraf için üzgünüm sende benden bir şey iste ödeşelim." Kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır kazandın ve istediğin bir şeyi yaptırdın işte." Omuzlarımı silktim.
"İstediğim şey ağrıdı. Sende bir şey yaptır işte. En azından ödeşiriz." Ofladı.
"Hilal olay oldu bitti uzatma." Nasıl bitirebilirdim ki bu olayı. En azından vicdanımı rahatlatmam gerekirdi.
"Peki uzatmıyorum ama son bir ke soruyorum. Yapmamı istediğin bir şe-"
"Hilal git!" Aniden gelen tepkisiyle duraksadım. Sonrasındaysa ağlayamamanın vermiş olduğu gerginlikle sinirden gülümsedim.
"Peki. O zaman görüşürüz." Gülümsemem kahkahaya dönüştü.
"Ay pardon görüşürüz değil de elveda gibi bir şey mi demem gerekiyordu ya da kendine iyi bak." Bana bakışılarındaki ciddiyeti koruyarak konuştu.
"Şu an bunları söylemek için çok erken o yüzden sadece gitmen gerekiyor."
"Hayır Ekin sen o kızı unutmazsan senin erken dediğin şeyleri düzeltmen için çok geç olacak." Ellini sinirle saçlarının arasından geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınıf Tam Mı?
HumorMizah#1 04/03/18 "Tamız hocam." Buğra arka sıradan anırdığında kafamı hızla hırkamdan kaldırdım. "Aaaaa ilk okul günü hatta ilk saati uyunmaz ama." Bartu geçen seneki gibi arkamda oturmuştu. "Sus sıçarım." "Hocam ödev vardı." Gamzenin sesiyle he...