"Bay Park, sana ne dedi?"
Karşımda beni tanıdığını düşünen Jeon Jungkookie, merakla dizini sallıyordu. Arada bir dudağını ısırıp dikkatimi oraya çekse de iyi dayanmıştım. Alt tarafı Bay Park konuşmada adını geçirmişti.
"Önemli değil, haftaya öğrenirsin derste."
Gözlerini kısıp iki parmağını 'v' yaptıktan sonra alnıma bastırıp beni geriye ittirdi. Gözlerimi devirdim, kabaydı bu çocuk.
"Fazlasıyla kabasın."
"Söylemen için on saniye veriyorum, Hee Young."
"Söylemek zorunda olduğumu düşünmüyorum, Jeon."
Benden laf alamayacağını kavrayan Kookie, kaşlarını çatarak bana baktı. Sekiz dakikaya yakın bir süre buradaydık. Onu görmek hoşuma gittiğinden, uzatabildiğim kadar uzatmak istiyordum. Bende kollarımı göğsümde başlamıştım. "Rüşvet kabul ediyor musun?"
Guruldayan karnımı ovalayıp "Elbette," dedim, kim kabul etmezdi ki? Bedavadan Kookie'nin merakı yüzünden yemek yiyecektim. Kulağa cidden güzel geliyordu. Ayrıca yeni konuları yetiştireceğim diye hiçbir şey yiyememiştim.
"Sana kantinden bir şeyler ısmarlayacağım fakat sende söyleyeceksin."
"Söylemezsem?"
"Kafanı tepsiye gömerim, Hee Young."
Kafamı ona yaklaştırarak söyledim. "Cidden kabasın, Jungkook."
*
"Bir tepsi daha yiyecek misin?"
"Gerçekten açım, şu birkaç gündür pek bir şey yiyemiyorum. Ama sanırım bedava olması iştahımı kabarttı."
Hala bana öldürecekmiş gibi bakan Jungkook, telefonunu çıkardığında dudağımı dişledim. Telefonum yanımdaydı, internetim açıktı ve sesim de açıktı! Elimdeki çubukları kenara bırakıp konuya daldım.
"Bay Park seni tekrardan çizmemi istedi."
Telefondan kafasını saniyesinde kaldırıp bana bakınca dudağımı ısırdım, gözü oraya saniyelik kaydı.
"Ne alaka?"
Omuz silkerek yemeğe devam ettim. "Bilmiyorum, sadece çizmem gerektiğini söyledi. Salı günü dersim var, gelirsin."
Kaşlarını çattı, tavrımı beğenmemişti sanırım. Ama o, hep böyleydi.
"Senin uşağın değilim, gelmeyeceğim. Ayrıca çizmeni de istemiyorum."
Tek kaşım istemsizce havalandığında konuştum.
"Bana sadece bu kadarını söyledi. Bay Park ile kendin hallet."
"Ya da başka birini bulabilirsin?"
"Şansa bak ki başka birini bulamam. Tanıdığım kimse yok."
İlgisini tekrar telefona verince cebimden çıkarıp sessize aldım. Mesaj gelmişti, Jungkook. Ah birde bilse aynı masada olduğumuzu. Sanırım, ortalığı dağıtırdı.
Jungkook: Selam.
Itsrealme: Beni şaşırtıyorsun Jungkook.
Şu sıralar benden önce davranıyorsun.
Junkook'un yüzünde gülümseme oluştuğunda kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ne yani, benimle konuşurken böyle mi oluyordu? Hafif bir tebessüm ve sakinlik.
Jungkook: Sen atmayınca benim atmam gerektiğini düşündüm.
Sadece bizim okulda olduğunu bildiğim için soruyorum, neredesin?
Itsrealme: Az önce resim sınıfına Bay Park için dosya götürdüm.
Ve senin portreni tekrar gördüm.
Gerçekten güzel Kookie.
Jungkook: Sanırım yakında bir tane daha olacak.
Bay Park öyle söylemiş.
Itsrealme: ~
Sevindim.
"Yalancı," diye mırıldanmamın ardından masadan kalktım, Kook bana baktı. Daha çok sesten dolayı bana bakmış gibiydi ve zorla.
Şaka gibiydi, yazışmamız genellikle beni görmek istemesi içerikliyken şimdi tanımadığından bana bakmıyordu.
"Arkadaşımla konuştum, onu çizmek istediğimi söyleyeceğim."
"Hemen nasıl hallettin? Ayrıca tanıdığın biri olmadığını söylemiştin."
Eteğimi düzeltip kafamı yana yatırdım.
"Hemen başlamam gerekiyor, Jungkook. Hatlarını bilmem gerek. Bu yüzden kabul etmezse, hyungumu çizeceğim."
Kafasını eğerken "Bende bu kadar acele etmemiştin," dedi. O an, galerimde olan fotoğrafları önüne dökmek istedim.
Mesaj geldi, açmadan konuştum.
"Çünkü, senin hatlarını ezbere biliyorum."
*
Yine bir bölümün sonu.Bu arada yeni hikayeme bakarsanız sevinirim.
Yasemen, sana gelsin bebeğim.
Bakmak isteyen olursa, daha bir bölüm ekledim fakat buraya koyuyorum.
🍉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...