Kuaförden çıkarken saçma bir şekilde daha da mutluydum. Hava diğer günlere göre bir iki derece daha sıcak olmasına rağmen ve eldivenlerimin olmadığı durumda ellerimin buz tutabilme ihtimali vardı. Ve ben hala bu durumda, mutluydum.
Kuaförde en sonunda istediğim gibi saç kestirdiğimden kaynaklanıyor bu mutluluğum. Normalde en az omzuma kadar kestirdiğim saçlarını 'farklılık olsun' diyerek kulak hizama kadar hiç göz kırpmadan kestirmiştim.
Eh, içimde güzel hisler vardı.
Annem ilk şok geçirecekti, ardından biraz azarlardı ve konu kapanırdı. Asıl tepkisini kestiremediğim kişi kendini Namjoon hyunga bağlayan Tae'ydi. Eve geldiğinden beri onunla benden daha fazla konuşmuştu. Gerek telefondan gerek bilgisayardan.
Resmen ikinci planda bile değildim.
Soğuk havaya daha fazla katlanamazken ek olarak montumun şapkasını da kafama geçirdim. Hasta olmak istemiyordum, yılbaşına bir ay falan kalmıştı zaten. Pek kutlayan biri değildim, inanan biri de değildim ama Tae bunun ailemizi birbirine bağlayan bir bağ olduğunu düşündüğünden hediye almak zorundaydık.
Annemle tek ortak noktamız Tae'ye karşı, buydu. Yılbaşında hediye almak!
Siyah, Tae'nin hediyesi olan kulaklıklarımı takarken karşıdan karşıya geçmiştim. Hava sanki geçen her saniyede on derece birden düşüyordu. Ya da ben, donma noktama gelmiştim, bilmiyorum.
Eve yaklaşırken markete giren Dae-Hyun'u görmüştüm, direk peşinden bende markete girdim. Param artmıştı, iki üç bir şey alabilirim.
"Dae-Hyun!" arkasından seslenince bana dönmüştü ama beni görünce umursamadan tekrar önüne döndü. Ah, trip mi yiyordum?
"Ya, beklesene. Beni gördüğünü biliyorum." dedim kolunu tutarken. Sakince bana döndü, gözlerini kısarak bana bakmaya devam etti. Ne zaman böyle yapsa, ardından laf yiyordum. Ve bu durum sinir bozucu oluyordu, benim için.
"O zaman, seni görmezden geldiğimi de bil."
"Komik şey seni." dedikten sonra nerede sağlıksız yiyecekler var, paramın yettiği kadarını aldım. Annem görmeden yesem iyi olacaktı. Ya da, annem zaten gelmeyecekti.
Gözüm doymayınca elimdeki sevdiğim çikolata paketinden iki tane daha aldım. İyi ki metabolizmam hızlıydı yoksa şimdiye kadar ibrede doksanı görmüştüm.
"Ben kasaya gidiyorum, gelecek misin Hee Young?" derken kafa salladım ve peşinden kasaya gittim. Keşke ışınlanma gücüm olsaydı da, şunlara para vermeden hepsiyle eve gitseydim.
*
Itsrealme: Acaba, biraz fazla mı kısa oldu?
72 beğenme
Alt dudağımı dişlerimin arasına aldığımda, on dakika önce attığım fotoğrafa bakıyordum. Toplam yetmiş iki kişi beğenmişti ama Kook hala meydanda yoktu. Onu merak ediyordum, etüte daha fazla gittiğinden okul çıkışında pek denk gelemiyorduk. Özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...