2.8

11.1K 637 234
                                    

"Anne," dedim dudağımı ısırarak. Bu saatlerde mesai kaldığını bilmeme rağmen aramıştım, kesecekti beni.

"Ne oldu Hee Young?" tersleyip kapamasını beklerken ılımlı bir sesle konuşunca bacağımı sallamayı kestim. Demek şansım vardı.

"Bu akşam Jae Hwalar da kalsam olur mu? Pazartesiye sunum var." annemden ses gelmeyince Kookie'in döndüm. En mantıklı yalanım buydu, başka bir şey uyduramazdım sanırım.

"Aynı sınıfta değilsiniz Hee Young," demesiyle gözlerimi kocaman açtım, istemsizce ağzım da açılmıştı, sonuna kadar.

Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp 'aynı sınıfta değiliz' dedim. Kookie de panik olmuştu. Eline kağıt alıp yazmaya başladı, biraz acele etse daha iyi olacaktı.

"Hee Young?"

"Ah, trafikteyim de konuşamadım."

Kook elindeki kağıdı kaldırdı, "Resim çizmem gerekiyor," dedim bir çırpıda. Bir yalan söylüyordum arkasından çorap söküğü gibi bir sürü geliyordu. Can sıkıcı bir durumdu.

"Jae Hwa'yı mı? Taehyung'u çiz."

"Anne evde zaten hyungumun milyar tane resmi var, bana yeni gerekiyor."

"O zaman kalma," dediğinde ofladım. Yanında olsam yolardı kafamı ama şimdi bir şey yapamıyordu. Şu telefon mesafesini seviyordum. "Sabah yine mi gideyim onlara? Neden uğraşalım?"

Kookie'in elinden kağıdı alıp Jae Hwa'nın instagram kullanıcı adını yazdım, daha sonra da bu gece onlarda kalacağımı yazması gerektiğini. Plana sadık kalmalıydı, annem benden sonra onu arayacaktı.

Bundan emindim.

Kafa salladıktan sonra telefonunu kilidini açtı, instagrama girdi. Dudağımı yalayarak ıslattım.

"Hee Young, yarın eve geldiğimde seni evde bulacağım. Anladın mı?"

"Anladım, anne. Taehyung'a sen haber verirsin. Ben yoldayım."

Annem onlayınca telefonu kapattım, kenara fırlattım. Ecel terleri dökmüştüm resmen.

"Biz buradan nasıl çıkacağız?"

Jungkook bacağını sallarken konuştuğunda yüzüne odaklandım. Sokak ışığının aydınlattığı yüzüne. Cidden çok hoştu.

"Buranın anahtarı sadece amcamda vardı. Daha sonradan bahçıvana vermiş, her zaman okulda yok sonuçta. Mesaj attım, hastanede olduğunu ve bu gece gelemeyeceğini söyledim. Yarın sabah açmaya gelecek."

Kafa sallayıp dizlerimin üstünde biten eteğimle yerde oturmaya çalıştım fakat etekti bu, olmuyordu. Uzanıp koltuktan bir yastık aldım dizlerimin üstüne koydum. Bu seferde yastık çok yukarıda oluyordu.

"Yanında kıyafet var mı?" demesiyle alayla güldüm. "Burada kilitli kalacağımı bilemezdim, getirmedim." dedim. Haklıydım, ben kestirme zannediyordum. Ama burada, kulübe gibi yerde kilitli kalmıştım. Neyse canım, en azından tek değildim.

"Ayağa kalk bir," demesiyle kaşlarımı çatıp omuz silktim. Ne gerek vardı anca oturabilmiştim. "Neden?"

Kolumdan tutup yukarı çekti, "Acıyor," dedikten sonra kendi isteğimle kalktım. Arkama geçip ellerini omuzlarıma koyup itekledi. Kilitli kaldığımız için ters bir şey de diyemiyordum.

Boğardı falan.

"Benimki sana olur mu bilmiyorum ama bir denesen fena olmaz."

Koltuğun yanında tek kapaklı siyah bir dolap vardı. Teen Wolftaki okul dolabına benziyordu. Güzel duruyordu.

my rude boy | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin