2.6

12.1K 659 252
                                    

Okulun dış kapısında beklerken karşıdan siyah pantolon, çizgili kazağı ve kırmızı montuyla bana doğru gelen Dae-Hyun'u gördüm. Yakışıklıydı, tersini söyleyemezdim. Ama emrivaki bir buluşma olacağından, gözüme hiçte hoş gelmiyordu.

Yanıma gelip gülümsedi, "Selam Hee Young!" dediğinde aynı şekilde karşılık verdim. Haberi yoktu tabi, iki kişilik randevunun üç kişi olduğundan. Öğrendiği zaman vereceği tepkiyi merak ediyordum. Hemde fazlasıyla.

"Gitmiyor muyuz?" dediğinde sadece gülümsedim. Bana doğru gelirken arabalarının camına yansıyan gelen Jungkook'u görmüştüm. Birazdan dibimizde biterdi.

"Hee Young!" seslenen Kookie'ye döndüm. Dae-Hyun ise ne oluyor tiplerindeydi. Kookie yanıma geldi, gülümsedi. Bende gülümseyerek karşılık verdim.

"Ah, Dae-Hyun sanırım sana Jae Hwa bi şey söylemedi. Bu arkadaşım Jungkook, bize katılmasında bir sorun olmaz değil mi?"

Kaşlarını çatla da, bir şey demedi. Bir an gözlerinde kızgınlık görmüştüm fakat düzeltmişti kendini. Açıkçası pek bir umrumda da değildi.

Sanırım bendeki imajını bozmak istemiyordu, istemese de pek fazla üzerinde durmayıp kabul etti.

Kook gelmezse bende gelmem triplerine giremeyecektim çünkü Jae Hwa sağ olsun, zorundaydım.

Üçümüz birlikte en yakın kafeye gitmeye başladığımızda bana el sallayan Jae Hwa'yı gördüm. Üç saniye gülümsedikten sonra elini boynuna götürdü ve keseceğine dair işaret verdi, yutkundum.

Kafamı kesecekti, beni çok severdi.

*

"Sen, bizim okuldan değil misin Dae-Hyun?"

Kook, randevuya kendisi çıkmış gibiydi. Sanki görücü usulu bir randevuda, eşini tanımaya çalışıyor gibiydi. Beni unutmuşlar, kendileri rekabete girmişlerdi.

"Hayır, başka bir okula gidiyorum fakat," dedikten sonra bana döndü. Uzun bir süre bana bakınca rahatsız olup yerimde kıpırdandım, Kook bunu fark etmişti.

"Okulumu değiştirmeyi düşünebilirim." Ardından sandalyesinden kalkıp lavaboya gideceğini söyledi. Kook ise mırıldanıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum. Bana döndüğünde gözünde kızgınlık olduğuna yemin edebilirdim. "Okula gelmek isterse, formunu sileceğim." Yok artık! Amcasının okulu diye böyle bir hakkı olabilir miydi ya?

"Neden?" diye sordum, tekrardan. Anlamamam dünyanın en büyük aptallığı gibiymiş gibi baktı.

"Sana olan bakışlarından rahatsız olmuyor musun?" diye sordu, kafa salladım. "Ama bununla okulun ne alakası var? Yani eğitim sonuçta."

"Hee Young," dedikten sonra kafama vurdu, afallayıp ovmaya başladım. Jae Hwa'ya şikayet edersem benim için biraz Kook'u döver miydi?

"Basmıyor herhalde, kızım senin için gelmek istiyor. Birde imalar imalar geldiğimden beri. Seni daha zeki sanırdım." sinirli bir Kook kabul etmek istemesem bile hoş gözüküyordu.

"Kaba herif," dedim, kafamı ovalayan elimi çekip vurduğu yere baktı. Göz devirdikten sonra "Abartma." dedi. Bende göz devirdim. Elimi kucağıma bırakıp alnımı kendi ovaya başladı, eriyip yağ gibi zemine aktım.

"Dikkat et şu Dae-Hyun'a," dedikten sonra gülümsedi az. Gözlerim dudaklarını bulduğunda utanarak kafamı çevirdim.

"Ona meraklı değilim zaten, burada olma sebebim Jae Hwa. Onun ayarladığı bir randevuydu."

Neden açıklama yaptığımı bilmiyorum ama öyle bir gereklilik hissetmiştim. Kook'un üzerimde bıraktığı bir etkiyi. Ve, birden fazla etkisi vardı.

my rude boy | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin