Evin önüne geldiğimizde Kook, "Yarın okulda görüşürüz," diyip gülümsedi. Pazartesiydi, resim dersi vardı. Hemde sabahtan İki ders. Bay Park ile başlayıp onunla bitiriyorduk.
"Resim sınıfında olacağım," dememle kafa salladı. Genelde salı günleri geldiği için söyleme gereği duymuştum.
"Eh, hadi git." Elini kafama koydu, kayan şapkamı düzelttikten sonra, "Eve sağlam gireceğine söz verdim, içeri gir giderim," dedi. Ah, hyung sana kızsam mı yoksa teşekkür mü etsem bilemiyorum.
"Teşekkürler, Kookie."
Sırt çantamdan anahtarı çıkartırken heyecan basmıştı. Hergün Kook'u kapının önünde görmüyordum sonuçta. Anahtarla düzgün bir şekilde kapıyı açtım. İçeri girer girmez ışığı yaktım, Kook'a döndüm.
Sokak ışığından gördüğüm kadarıyla gülümsemesi yüzündeydi.
"İyi akşamlar Kook," dememle geri geri yürümeye başladı. El de sallıyordu, "İyi akşamlar Hee Young," dedi. Bende el sallayıp kapıyı kapattım, sonra da ışığı. Camdan izleyecektim.
Bir süre sonra tamamen gözden kaybolduğunda odama gittim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi. Alt tarafı evime bırakmıştı ama- çok güzeldi.
Üzerimi değiştirip mutfağa gittim, acıkmıştım.
*
"Hyung, dün zaten senin dediğin gibi eve kadar bıraktı. Daha neden-""Ben senden büyüğüm, işime karışma. Ayrıca, seni almaya ben geleceğim. Bir yere ayrılma."
"Beni hep sen alamazsın."
Ofladığım sırada araba kazası geldi aklıma, benim yapmadığım bir kazanın faturası neden bana kesiliyordu? Arabayı kullanan ben değildim, çarpan da ben değildim ama bütün önlemler benim üzerime alınıyordu.
"Susar mısın Hee Young, ben almaya gelirim seni."
Arabadaki kişiler geldi aklıma. Sormak istedim fakat alacağım cevaptan korkuyordum. Taehyung'a sorsam söylemezdi, şansımı Kooktan yana kullanacaktım. Yüzde üçlük bir şansım vardı.
"Nerede beklemeliyim?" diye sorunca heyecanla konuştu. "Durağa gitmede, nerede olursa olsun."
"Okulun önünde beklerim, şimdi kapatıyorum. Hoşça kal, hyung."
Telefonu kapatmamla kendimi son sınıfların katında buldum. Bu kat, oldum olası en sessiz kattı. Telefonlar sessize alınır, test haricinde başka şeye odaklanılmazdı.
Kook'u yanında kız arkadaşıyla birlikte kenarda konuşurken gördüğümde yanlarına gidip gitmemek konusunda kararsız kaldım. En son arkamı dönmüş giderken "Hee Young!" diye seslenmesiyle durdum. Anında etraftakilerden özür dilemişti.
"Buraya kadar gelmişsin, seslenmeliydin."
Kıza bir de ona bakarak gülümsedim, "Bölmek istemedim sadece," dediğim de kız lafa girdi. "Ama böldün."
Yandan bakış attım, çok umrumdaydı.
"Sen ne için geldin?"
"Ben," dedim. Kızın yanında konuşmak istemiyordum, özellikle iki dakika bile olmadan terslenince. "Sonra konuşsak olmaz mı Kookie?"
Kıza dönüp sınıfa gitmesini söyledikten sonra bileğimden tutup beni dışarı çıkardı. Tamam, kızın yanında rahat değildim ama bu kadar da uzaklaşmaya gerek var mıydı? Üşüyordum ya.
"Panik atağa karşı dışarıda konuşalım."
Dediğine gülesim gelse de bir şey demedim. Bahçedeki renkli banklardan birine oturduk, bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...