"Alo, Kookie." dediğimde ses gelmedi ilk başta. Başka sesler geliyordu ama telefonun açıldığının farkında değildi sanırım. Oflayarak kapatıp tekrar aradım, matematikten sürekli deneme oluyorduk ve sözel zekam eriyordu.
"Alo, Kookie~" dememle yine başka sesler duydum, kendimi tutamadan mırıldandım. "Cebinde mi açıldı cidden," dememle kıkırdama sesleri duydum. Elim kapatma yerine giderken seslenmesiyle durdum.
"Seni duyuyorum, Hee Young." demesiyle başımdan aşağı dökülen kaynar suyu hissetmiştim. Yanağımın içini ısırarak ılımlı bir şekilde konuşmaya çalıştım.
"Selam Jungkook, nasılsın?" dememle yine güldü, canlı görmek istememe neden oluyordu. Ay, ağlayacaktım.
"İyiyim de, sen ne için aramıştın? İlk defa olduğu için soruyorum." gerçeğin gün yüzüne çıkmasıyla dudağımı ısırdım. Şimdi onu kullanıyorum gibi mi görünüyordum? Keşke daha önceden yanlışlıkla çaldırsaydım, lanet olsun.
"Aslında, buluşsak olmaz mı? Matematikte sana ihtiyacım var."
"Bilemiyorum Hee Young, buluşmamızı matematik üzerine kurmak istemiyorum." dediğinde kendini naza çektiğini anlamıştım. Ama şimdi olmazdı Kookie, ineklemem lazımdı.
"İlk defa buluşmuyoruz, eğer kabul etmezsen Dae-Hyun'u arayacağım."
"Tanrım, yardım etmiyorum falan mı dedim sana? Neden hemen Dae-Hyun'u katıyorsun? Bu arada ne zaman buluşuyoruz Hee Young?"
Saate baktım, daha dörttü. Tüm günü evde geçirmek kötü oluyordu, özellikle annem ve Tae yoksa. Bu nedenle direk "Saat beşte, okulun etrafındaki kütüphanede buluşsak?" dedim, onaylamadı.
"Kütüphanede izin vermezler, ses çıkar. Biz direk size yakın bir kafede buluşalım."
"Ben kabulum, matematiği yapamadığımdan itiraz edemem."
"Sayısal zekam sayesinde biriyle buluşacağım aklıma gelmezdi," demesiyle kıkırdadım. Şahsen, benimde sözel zekam için bu kadar mutlu olduğum aklıma gelmezdi.
*
"Böyle değil demiştim," diyen Kook kaşlarını çatarak bana baktı. Sevimli Kookie'nin sinirli halimi biliyordum ama alt tarafı formül yazıyordum, ne bu atar gider canım?
"Birde canımı al istersen, yazdığım şey sadece formül." dememle yüzünü buruşturup bana baktı. Bu hali cidden yüzünü sıkma isteğimi körüklüyordu. Sevimli ve güzeldi, hatta benden de güzel.
"Eh, yazabildiğin tek şey formül zaten."
"Cidden, efsane destek oldun. Bu kadar destek fazla, ağlıyorum şimdi." dememle yüzüme düşen saçı kenarı çekti, matematik kitabım meydana çıktığından beri ilk defa gülümsemişti. O na dalıp gidiyordum neredeyse.
"Gevezelik yapma da, soruyu çözmeye başla."
"Kookie bir şey merak ediyorum." dedim, "Yine ne oldu Hee Young?" dedi. Kırmıştı, sadece bir şey soracaktım. Biraz saçma olabilirdi, ama meraktı bu. Yemekten önce, uykudan sonra gelirdi. Yine de biraz dalgaya vurdum.
"Dansta iyisin, atacağın adımları da sayısal zekanla mı kararlaştırıyorsun?"
Burnumu sıktığında eline çekmesi için hafifçe vurdum. Hala sırıtıyor olması gülmeme sebep oluyordu.
"Sen hayatta kalabilmek için sözel zekana mümkün olduğunca güvenme Hee Young."
"Neden ya?" dedim. "Sözelci olduğum ve matematiği kavrayamadığım için şu an buradayım, pek de kötü durumda olduğum söylenemez." biraz cilve gibi olmuştu sanırım ama umursamadım. Hatta biraz da yüzlerimiz yakınlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...