1.7

13.4K 835 131
                                    

Itsrealme: Selam Jungkook.

Jungkook: Ah, cidden.

Bir Kookie diyorsun bir Jungkook.

Kafam karışıyor.

Itsrealme: Günaydın Kookie?

Sevinmişsindir umarım.

Jungkook: Orasıda bana kalsın.

Şu sıralar mesaj atmayı aksatıyorsun.

Itsrealme: Evet.

Sınavlar gerçekten yoruyor.

Jungkook: Şu an ne yapıyorsun peki?

Sınavın yok mu?

Itsrealme: Sen daha ilgi çekici geldin Kookie.

Bay Kim, sınıfa girdiğinde hepimiz ayaklandık. Elindeki ingilizce kitaplarını kürsüsüne bıraktıktan sonra ders hazırlıklarına başladı. Sergiden dolayı konudan bir hafta eksik olduğumdan dikkatle dinlemeye başladım, grammer...

Kırk dakikalık dersten sonra, kendimi sınıftan attım. Gerçekten boğuluyormuşum gibiydi ilgimi derse vermeye çalışsamda becerememiştim. Şu birkaç gündür dayanamıyordum. Hayat enerjim emilmişti sanki, boşluktaydım.

Telefonu elime aldım, Taehyung'u aradım. Kenarda köşede ağlamak sonra da uyumak istiyordum. Açmıyordu, ısrarla bekliyordum. Aklıma bir sürü saçma sapan düşünceler geliyordu. Kalbim yine sıkışmaya başlamıştı.

"Bir şey mi oldu Hee Young?"

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. Ne ara açmıştı bu telefonu?

"On sekiz saniyedir sana bağırıyorum. Bir şey mi oldu Hee Young, iyi misin?"

"Hyung," diye mırıldanarak dudağımı yaladım. Ne diyeceğimi bilmiyordum, sadece ihtiyacım vardı ona. Bunun bir açıklaması yoktu. Hyungumu istiyordum.

"Annem söyledi mi bilmiyorum ama en son-"

Sözümü kesti, telepati gibi hissettim.

"Biliyorum, okula seni o bırakmış."

Bacağımı sallamaya başladım. "Ama iki gün oldu hyung. Hala etkisindeyim."

Arabanın motor sesini duydum, sonrada Taehyung'un sesi uzaklaştı. Yola çıkıyordu sanırım, kapatmam gerekecekti. Böyle bir sebepten, kaybetmiştim.

"Hee Young, okula seni almaya geliyorum."

Gitmek istiyordum zaten fakat kursum vardı, o ne olacaktı? "Kursum var," dedim tükürür gibi. Bir yandan annemden yiyeceğim azar geliyordu aklıma, diğer yandan ise boğulma hissiyatı.

"İlk defa değil ya, ben sana ders anlatırım."

"Ama," diye itiraza başlayacağım sırada durdum. Hyungum gelecekti, annem kızmazdı. Hala neden burda durmak istiyordum ki? Jungkook muydu beni buraya bağlayan, yoksa saçma sapan spor dersi mi?

İkiside değildi sanırım.

"İzin sen mi alacaksın hyung?"

"Ben alırım, sadece sakin ol."

Telefonu kapattık. Mesaj geldi, Jungkook.

Jungkook: Müsait misin bilmiyorum ama, mesaj atmak istedim.

Bana kendi hakkında küçük bir bilgi verebilir misin?

Görmüyor, duymuyorum. En azından bu kadarını isteme hakkım var değil mi?

Itsrealme: İğrenç bir fobim var.

Atak geçiriyorum ve bir süre kendime gelemiyorum.

Süresine göre, halüsinasyon görüyorum.

Jungkook: Ben, ne desem bilmiyorum.

Böyle bir şey beklememiştim.

Hem, bunu söylemek için pek fazla sürede düşünmedin.

Itsrealme: Daha sonra konuşuruz, Jungkook.

Jungkook: İsmimle hitap ettin!

Atak geçirmiyorsun değil mi, küçük kız?

Bana cevap ver, endişeleniyorum.

Küçük kız?

HEY!

(görüldü.)

Gözümden akan yaşı belli etmeden sildim. Bayılacak gibi halim vardı. Tae hyungum gelmese, revire giderdim direk.

Sınıfa girip masadaki eşyalarımı çantama koydum. İşim bitince masanın yanına çantamı asıp kafamı kollarıma yasayarak sıraya koydum. En azından biraz uyuyabilirdim değil mi?

*

Ayaklarımın havalandığını hissetsem de gözlerimi açmadım. Hayal gibi bir şeydi, etrafı duymama rağmen uyuyordum.

"Ah, Hee Young," dediğini duydum birinin. Taehyungdu sanırım. Soğuk fena şekilde beni çarptığında gözlerimi aralamak zorunda kaldım.

"Hyung," dememle "Sırada uyuduğuna inanamıyorum!" demesi bir oldu. Neye uğradığıma şaşırmıştım.

"Arabamla geldim ama..." kucağından inmek için hareket ettiğimde yavaşça beni bıraktı. Eteğimi düzeltip derin bir nefes aldım.

"Sorun yok, senin sürdüğüne rahat bir şekilde binebiliyorum."

Arabanın kapısı açtığında bindim. Babamın bizi götürdüğü parka gitmek istiyordum, orada konuşmak.

"Danışmamız gerek biliyorsun değil mi?"

"Ne dememi istiyorsun hyung, arabaya binince atak geçiriyorum falan mı?"

Sola döndük, sabah geldiğimiz yoldan devam ettik. Uykum hala çok fazla vardı. Yarım saate yakın bir süre sonra istediğimiz parka geldiğimizde arabadan indik. Sabah olduğundan sanırım, neredeyse bütün banklar boştu.

Ağzımı açacağım sırada Taehyung kolunu omzuma attı. "Ne olursa olsun, her zaman yanındayım kardeşim."

*
Hedeflediğim tarihte atamadım, üzgünüm.
Umarım beğenirsiniz.

🍉

my rude boy | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin