3.4

10.9K 508 84
                                        

"Hee Young bak neredeyse sana bir ay yetecek kadar yemek hazırladım, bunları ısıtıp yersin. Sakın dışarıda falan bırakma, kafanı kopartırım."

"Anne," dedim dizlerime gelen dünkü çizmelerimi giyerken, aklıma bir anda Kookie gelmişti. Yanaklarıma kan hücum ettiğini hissedebiliyorum. Eh, etmesi de doğaldı.

"Bunu dün geceden beri altıncıya söylüyorsun, anladım." dememle "Kalın kafalı olduğun için fazla söylüyorum." dedi annem. Başka biri olsa öterdim ama karşımdaki kişi annem olunca işler değişiyordu. Bu kadın benim alt sürümümdü.

"Neyse, sıkı giyin Hee Young. Hasta olma başıma, Daegu'ya gideceğim."

Montumu giydikten sonra fermuarını boğazıma kadar çektim. Ardından siyah beremi de taktığımda annem çantamı uzatmıştı, parmak uçlarımda yükselip yanağını öptüm. Bal kadındı ya ama bir de Daegu yerine ülke dışı seyehate çıkacakmış gibi bahsetmeseydi.

Evden koşarak çıktığımda okula geç kalıyordum. Anneme laf yetiştiricem diye evde fazla oyalanmıştım, telefonuma mesaj geldi. Kook olsa ne yapacağımı bilmiyordum, en son cidden öpüşmüştük.

Dae-Hyun: Nerede kaldın?

Yürümeden koşmaya geçerken nasıl oldu bilmiyorum ama mesaj yazabilmiştim. Yeteneklerim gelişiyordu her saniye.

Hee Young: Geliyorum, bekle biraz.

Sokağın başına normalde sekiz dakikada gelirdim ama biraz zaman geçirdiğim Dae-Hyun'un ne tür dakik ve manyak olduğunu kavradığım için, üç dakika da gelmiştim. Sarkmıyordu ve arkadaş olmuştuk, ayrıca sabah tek gitmek yerine konuşarak gidebileceğim biri olmuştu.

"Sonunda." dedi sevimsiz bir şekilde, göz devirdim. "Beklemeseydin," dedim suçlu durumundan güçlü durumuna çıkmaya çalışırken. Bu konularda gayet iyi olduğumu düşünüyordum, en azından Tae ile öyleydi. "Bekle diye mesaj attın," dedi tek kaşını kaldırarak. Geriye tek bir şey kalıyordu, inkar.

"Zorlamadım ama." dediğim sırada, ellerimi cebime soktuğumdan üçgen şekline giren kolumdan çekeledi. Geç kaldığımızın farkındaydım ama gitmek istemiyordum. Matematik işkenceydi, yapabilen ve kendini öven Dae-Hyun ile.

"Acele et, geç geldin zaten." En az annem kadar söylenen Dae-Hyun daha fazla konuşmasın diye hızlandım. Evdekine laf atamıyordum ama Dae-Hyun annem değildi, sağlı sollu geçirirdim lafı. Ya da kafa da atabilirdim.

"İlk ders matematik ve ben senin yüzünden eksik olduğum konuları yine kaçırıyorum. "

"Açık lögar kapağı bulursan beni içine at. Bu ne ya, herkes bir söylenme bir ima yapma çabasında."

Tüm suçun sahibinin ben olduğumu biliyordum ama buna rağmen biraz daha Dae-Hyun konuşursa onu suçlayacaktım. Aranmasa iyi olacaktı, ben Tae ile aynı evde yaşamıştım.

"Merak etme, sen daha ilk günden gözdesi oldun. Sana seve seve anlatır tekrar." dediğimde resmen çocuğun yüzü gülmüştü. Göz kısıp bir süre pis pis baktıktan sonra önüme, yola odaklandım.

Dün gece kar yağışı ve soğuk hava nedeniyle yollar buz tutmuştu, sanırım. Nereye bassam kaydığımdan böyle bir düşünceye yönelmiştim. Ya da sadece benim sakarlıklarım, dengesizliklerim de olabilirdi.

"Dae-Hyun, matematiği bana anlatabilir misin? Pek aram yok da." derken ona dönmüş ve yan yan yürümeye başlamıştım. Sınıf başarımı yükseltmek istiyordum ve bunun için de matematiği yapabilmem gerekiyordu.

Okulun kapısından girdik, kenarda bisikletim ıslak bir şekilde duruyordu. Hava şartları fena vurmuştu herhalde. Giderken alırdım.

"Aranın olmayışını kopya vermeme rağmen yapamayışından anladım." dediğinde koluna vurmak için ona doğru hızlı bir adım atmıştım, ama dedim ya dengesizim ve ayağım kayıyor. Normal yolda bile düz yürüyemiyordum, şimdi neyime güveniyorsam?

my rude boy | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin