"Dansına kesinlikle hayran kaldım Hoseok hyung." gözlerimi irice açmış kantinde oturduğumuz masalardan birinde Hoseok'u göz hapsine aldığımda dürtüklendim ama umursamadım.
Sınıfım dahil neredeyse herkesin ilgisini sözde 3J ile oturmam çektiği için pek rahat konuşamıyordum. Ah birde oppacı tayfa vardı, kusmak istiyordum.
"Yapmayın," dedim bakışlarımı çevirmeden. "Gelecekteki biasıma bakıyorum." dememle yan tarafımda oturan biri çeneme yasladığım elimi ittirdi, kafam masaya çarpacakken de tuttu. Ne oluyor triplerinde kafamı o yöne çevirdiğimde Kook'u gördüm. Bizim tavşan Kook, gerçekten yakışıklı gözüküyordu.
Bu hareketi bizi izleyen herkes görmüştü Kook, havamı neden batırıyorsun?
Kaşlarını çatarak Hoseok'u gösterdi ama hala Kook'un yüzüne bakıyordum. "Utanıyor görmüyor musun? Zaten kıpkırmızı oldu." demesiyle bakışlarım Hoseok'u buldu, cidden de kırmızıydı. Ama kırmızı bile ayrı yakışıyordu.
"Oh, üzgünüm. Ama yayında daha rahattınız neden böyle oldu hyung?"
Ellerini uzatarak kafamı kendine çeviren Jimin göz gülümsesiyle karşımda duruyordu, sonra aniden suratını düz hale getirdi. Çift kişilik falan mı vardı bu çocukta? "Çünkü yaklaşmış sadece ona bakıyorsun, hemde geldiğimizden beri."
Göz ucuyla Hoseok'a baktım. Hala kırmızıydı ve çok güzeldi. Gamzesi mi vardı onun? Ay keşke biraz gülseydi de görseydik. Jimin bir şeyler söylemeye başladığında tekrar ona döndüm.
"Sen Kookie'nin sevgilisi değil misin? Git onunla uğraş." bu sefer ben kırmızıya dönerken "Değilim," dedim kafamı olumsuz sallayarak. Aklıma da acaba beni nasıl tanıttığı üçüşüyordu. Pek normal bir anımız yoktu ki.
Beni dikizleyen sapık?
Bağırmamdan rahatsız olup mesaj atan manyak?
Panik atağıyla kendini ifşa eden kız?
Beni çizen ve sergi açan?
Okula bana kavga etme diyip kavga eden?
Ya da, öpüştüğüm kız?
Ay, sondaki olmasında diğerlerini kaldırırdım.
Mesajlarımıza baktığını söylemişti ve milyon defa teşekkür edebileceğim fotoğraflar atmıştı. Jimin hyunga o yüzden pek bir şey diyemezdim.
Kafamı bırakıp "Nasıl yani Kookiemiz öyle- ah!" inleyerek kaşlarını çattığında Kook'a döndüm. Gözleri ben hariç her yerde gezerken "Sen yaptın," dedim parmakla onu göstererek, belliydi.
"Ben yapmadım." dese bile Jimin hyungun onu öldürecek gibi bakması kanıtlıyordu. "Yaptığın çok belli Kookie, ayrıca ne sevgilisi?" dediğimde Jimin hyung yine atladı.
"Siz konuşmuyor musunuz? Mesajdaki sen değil miydin?"
"Fotoğrafınızı attığın kişi bendim, başka biriyle konuşuyor mu bilmiyorum."
"Konuşmuyorum." dedi Kook. Kendi mi savunuyordu o ya da bana açıklama mı yapıyordu öyle? Ah, cidden beni önemsiyordu.
"Seni sevgilim diye tanıttı." tükürüğüm boğazıma kaçınca birkaç defa öksürdüm. Kantine girdiğimizde kendine aldığı suyu uzatan Kook'un elinden şişeyi alıp biraz içtim. Mantıken yine öpüşmüştük sanırım.
"Sevgili değilsiniz yani?" diye soran Jimin hyunga "Olabilme ihtimalimiz var." diye karşılık verdi Kook, çıldıracaktım şimdi. Olsa bile burada söylemesi gerekir miydi? Yine de kendime engel olamayıp karşı çıktım. İki üç güzel ihtimal olmuştu ya hayatımda, karakterim gereği yok etmem gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...