Evin kilidinin şifresini girerken iki büklümdüm. Canım o kadar çok yanıyordu ki, dik duramıyordum. Dişlerimi sıktım ve kapıyı ittirdim. Uzun çizmeleri çıkartırken Kook da kendi ayakkabılarını çıkarmakla meşguldü.
"Ne oldu böyle birden?" demesiyle mutfağı işaret ettim. Amcası ve babasıyla yaşadığını biliyordum, muhtemelen böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyordu. Ah, yazık sana Kookie.
Tekrar sancı kendini belli edince asıl yazık olan kişinin ben olduğumu anladım ve "Şekerli su yapar mısın?" dedim. Ay, istediğim şeylere bak ya.
"Ne, neden?" diye sormasıyla nasıl açıklayacağımı düşündüm. En sonunda "Karnım ağrıyor ya hani?" dedim. Bir süre bekleyip mutfağa gittiğinde annemin ev botlarını giydim. Ayağımı sıcak tutmam gerekiyordu. Koltuğa yatmadan önce çantamı, montumu çıkarmış, pasta kutusunu da sehpanın üzerine koymuştum.
"Hee Young, git üzerini değiştir. Nasıl rahat edebiliyorsun öyle?"
"Haklısın." uzatarak söyleyip koltuktan kalktım. Hedefimi kendi odam yerine Tae'nin odası olarak belirlemiştim. Onun tişörtleri daha büyük olduğundan kalçamı kapatıyordu ve lekelense bile belli etmiyordu.
Eski siyah tişörtlerinden bir tanesi araklayıp kendi odama geçtim ve dolabımda bir tane içimi göstermeyen tayt aldım. Eteğimi ve kilotlu çorabımı çıkarıp taytımı giydim. Çorapların olduğu kutunun yanına geldiğimde ince yün bir çorap aldım, onun üstüne de dizlerimin altına kadar gelen termal çoraplarımı.
Normalde bu kadar kat kat giyinmezdim ama bu günlerde sancı çekmemek için yapmak zorundaydım.
Acı çekerek hastaneye kaldırılmak istemiyordum.
Aceleyle okul üstünü de çıkardım ve uzun kollu ince bir tişört giydim, üstüne de Taeden çaldığımı.
Kook ne tepki verecekti cidden merak etmiştim. Resmen kutuplarda gibiydim.
Üstümden çıkardıklarımı dolaba gelişi güzel koydum ve yatağımı topladım. Eh, annem evde yok diye kendi istediğim gibi davranıyordum.
Yine de, ev benim odam hariç topluydu.
"Hee Young-shi, şekerli su hazır. Hadi gel." demesiyle odadan çıktım ama ilk önce lavaboya gittim ve işlerimi halledip çıktım.
Bileğimdeki tokayla saçımı topladığımda, elinde bardakla televizyonun önündeki koltukta oturan Kook'u görmüştüm.
Benimle böyle ilgilenmesi cidden çok güzeldi.
"Geldim." dememle bana baktı ve iki defa yanına vurdu. Sancıma rağmen gülümseyerek yanına oturdum ve elinden şekerli suyu aldım. Kafaya diktiğim sırada, "Araştırdım biraz," dedi. Su boğazımda kaldı bir an, boğuluyorum sanmıştım.
"İyi misin?" demesiyle kafa salladım.
"Nasıl araştırma bu?" dedim, kafasını öne eğip güldü. Utanıyordu sanırım, pek anlamamıştım. Bir şey diyecek diye beklerken pasta kutusunu önüme çektim. Okulda yiyememiştim, çok fazla canım istiyordu. Kendi evimde laf atarsa, kovardım.
"Aslında Hoseok hyung aradı ve bende durumu anlattım. Ablası olduğundan biliyormuş ve karnını sıcak tutun dedi."
Ek bir şey söylemesini beklerken pastadan ağzıma götürdüm. "Acaba bir ihtimal, regl olabilir misin?"
Duraksadım, evde ben annem ve Taehyung yaşıyorduk ve Tae istesemde istemesem de öğrenmişti. Annem hep bunun ayıp bir şey olmadığını söylerdi. Söylememde bir sakınca var mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my rude boy | jungkook
FanfictionJungkook: Eğer dediğin gibi benden hoşlanıyorsan neden karşıma çıkmıyorsun? Itsrealme: Çünkü sen uzaktan daha iyi bir insansın Jeon Jungkook. Jungkook: Ne demek istiyorsun? Itsrealme: Etrafındakilere nasıl davrandığını gördüm. Karşındakini nasıl kü...