9. BÖLÜM: KARŞILAŞMA

30.3K 1K 133
                                    

Medya: Berat

Sımsıkı kilitli bir kapıyı aralamaya çalışıyordum. Kapının kulpunu her zorladığım da kilit bir kez daha dönüyordu kendi etrafında namütenahi bir tavırla. Daha da imkansızlaşıyordu o kapıyı açmam. Daha da zorlaşıyordu o kapının ardında kalan şeyleri; görmem, fark etmem, öğrenmem. Şüphe, zehirli bir sarmaşık gibi dört bir yanımı sarıyordu. Sımsıkı kucaklıyordu beni ana kucağı misali. Sonra birden kollarının yerini dikenli teller alıyordu. Dört bir yanıma acımasızca batıyordu. Yaralıyor, kanatıyordu.

İnsan, en yakınından şüphe eder miydi? Bu ne kadar aciz bir durumdu? Ruhumun bana verdiği eza ile boğuluyordum. Kafamın içinde bin parçalık bir puzzle vardı. Parçalar zihnimin izbe odalarına saçılmış, tozlu köşelerinde kaybolmuştu. Ne o parçaları birleştirebiliyor, ne de paçalara bir anlam yükleyebiliyordum. Hazel'in, Deniz'e bakışı, Deniz'in ona karşı tavırları...

Beynim donmuş, hangi kapıya çıksam hızla geri çevriliyor ya da o kapıyı aralayamıyordum. Aklıma ne kadar fikir düşerse düşsün, aynı hızla zihnimin uçurumdan aşağıya yuvarlanıyordu. Neden öyle davranmışlardı dün? Deniz'in Hazel'e karşı olan soğuk tutumunun bir sebebi var mıydı? Nasıl bir neden onu bu derece katılaştırmıştı? İnsan neden bir insana karşı soğuk duvarlar örerdi ki? Nasıl bir buz dağı oluşturmuştu ki, Hazel onu bunca zaman eritememişti? Yahut Hazel ne yapmıştıda, Deniz o dağı oluşturmak zorunda kalmıştı?

Hazel'le, Deniz'in kavgasının ertesi günü yatakta otururken, aralarında ne geçmiş olabileceğini düşünüyordum. Gece fazla üstüne düşmek istememiştim ama sabah uyandığımda aklıma gelen düşünceler bir bomba misali beynimin içinde patlamış ve tüm düşüncelerimi karmakarışık bir hâle getirmişti. Deniz, bir şey biliyordu. Bildiği şeyi benden saklıyordu. Hiçbir şey yokken Hazel'e çatacak kadar manyak bir arkadaşım yoktu. Bunu yapması için bir sebebi yoktu. Belki de Hazel'den gördüğü bir şey yüzünden Hazel'i sevmiyordu. Bir insanın ilk anda biriyle elektriğinin uyuşmamasını anlardım ama o insan eğer ters bir hareket yapmazsa, zamanla ona karşı bir sempatiniz oluşurdu. Deniz, hiçbir şekil de Hazel'i sevmiyordu. Kaç yıl geçmişti ama hâlâ onu sevmiyordu. Altında yatan bir sebebi vardı. Bunun ne olduğunu elbette öğrenirdim. Belki gerçekler canımı yakardı ama yalanlara mahkûm olup susup oturmak bana göre bir şey değildi.

Yataktan ayaklarımı sarkıtıp, halının yumuşak yüzeyine temas etmesini sağladım. Bugün eşyaları toplayacaktık. Ne kadar süreceği konusunda hiçbir fikrim olmasa da, bir an önce bu evden taşınıp, yeni bir başlangıç yapmak istiyordum. Evet, bu ev benim için milat olacaktı. Taşınır taşınmaz Berat ile konuşmaya, daha doğrusu ayrılmaya gidecektim. Bu sonu olmayan yoldan artık geri dönmem lazımdı. Gökyüzüne kırmızı kar yağsa da,  Berat'a âşık olamayacağımı anlamıştım. Artık uzatmanın bir anlamı yoktu. Belli ki benim kaderim çok farklı köşelerde nefes alıyordu.

Sonunda ayaklanıp, banyoya girdim. Fazla uzatmadan kısa bir duşun ardından havluya sarılıp odama doğru adımladım. Saat daha 09.00'a geliyordu. Hızlı bir kahvaltının ardından hemen işe koyulmamız gerekiyordu. İç çamaşırlarımı üzerime geçirip Beyaz salaş bir tişört giydikten sonra,  bacaklarıma siyah bir tayt geçirdim. Saçımı kurulayıp, mutfağa doğru adımladım. Deniz henüz uyanmamıştı. Ben de kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Ben işimi bitirene kadar uyanmış olurdu. Bozdolabını açıp, içinden menemen için malzemeleri çıkarttım. Menemini hazırladıktan sonra tabağa koyup masaya yerleştirdikten sonra, kahvaltı malzemelerini de masaya dizdim. Çayı masaya yerleştirirken Deniz, uykudan şişmiş gözleriyle mutfak kapısında belirdi. Bir süre masayı süzdükten sonra memnun bir şekilde dudakları kıvrıldı. Derin bir nefes çekti kurumuş dudaklarının arasına. Sonra, uykudan dolayı şişmiş yeşil gözleri bana döndü. Küçük adımlarla yanıma gelip, yanağıma bir öpücük kondurdu. Tekrar masaya geçerken yeni kalktığı için boğuklaşan sesiyle konuştu.

BENİ KALBİNE HAPSET: GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin