22. BÖLÜM: CAM KIRIKLARI

18.1K 642 40
                                        

Suyun yükünden dolayı iyice kararan bulutun bana acı içinde güldüğünü hissettim. Gülüşünü kendini gizleyen karartının arkasına saklamıştı sanki. Küçümseyerek bakıyordu bana. Yaptığın hataların bedelini ödemeyeceğini sandın, der gibi bakıyordu. Daha yeni başladı, erken bırakma; der gibi bakıyordu. O kapkara bulutun kalbimin tam ortasına gürültüyle çöktüğünü hissettim. Kalbimden yılların silmekte güçlük çektiği büyük bir toz bulutu kalktı. Sonra, koyu bir is kapladı kalbimi. Göz gözü görmedi o isin içinde. O is kalbimi aldı, koynuna sakladı. Sonra yavaş yavaş kirini bulaştırdı. Yavaş yavaş karartı kalbimi. O is şu an göğüs kafesine meftun olduğum adam olduğunu anlamayacak kadar aptaldım oysa. Ya da bunun farkına varmak istemeyecek kadar çok seviyordum.

Semih Yağız'ın sesi bir ok gibi enseme saplandı. Kemiğimi deldi, iliğime kadar parçaladı.

"Ne, ne diyorsun sen?" En sonunda sesimi bulup konuştuğum zaman, bütün bedenim tir tir titriyordu. Bunun soğuktan olduğunu düşündüm zira içimde zerre kadar korku yoktu. Aksine büyük bir rahatlama vardı. Şu an beni sırıksıklam eden damlaları bile umursamıyordum. Sadece garip bir huzursuzluk kol geziyordu. Bunun Araf'a bir şey olma düşüncesi olduğunu düşündüm.

"Ne mi oldu? Şu oldu orospu! Oğlumu sabah narkotik şube aldı. Uyuşturu kaçakcılığından. Bu işin altında senin piç sev-" Daha fazla konuşmasına izin vermeden sertçe kestim sözlerini.

"Yeter! Kendine gel. Pis hakaretlerini kendine sakla. Konunun Araf'la ne alâkası var? O cinayet de, uyuşturucu ile işi yok! Senin pislik oğlunun marifetlerini bize kesmekten vazgeç!" Sesim beni bile şaşırtacak kadar emin çıkmıştı.

"Lan siz çocuk mu kandırıyorsunuz?!" Diye kükredi telefonun ucundan. Yağmurun hızlanması ile montuma iyice sarılıp ileride duran telefon kulübesine doğru koşturdum. O sırada sesi hâlâ kulağımı deliyordu. "O herif yaptı. Bilerek üstüne gitti kapanmış dosyanın. Madem onun alâkası yok, sorgusunu niye o girdi ha?" Telefon kulübesine girdiğim zaman, derin bir nefes aldım. Hoş, çoktan su gibi olmuştum. O sırada o konuşmaya devam ediyordu. "Bu işi sen halledeceksin Ecrin! Oğlumu oradan çıkartacaksın!" Dediğin de şokla gözlerim büyüdü. Bu adam delirmiş miydi? Sonra sinirden olsa gerek kahkahalarla gülmeye başladım. Telefon kulübesinin önünden geçen bir çift bana garip bakışları ile bakıp, hızla yanımdan geçti. Semih Yağız şaşırmış olacak ki, sesi çıkmıyordu. Aniden ciddileşerek içimde biriktirdiklerimi bir bir ortaya çıkarttım.

"Şimdi beni dinle, Semih Yağız! Senin piç oğlun için parmağımı bile kıpırdatmam. Ne haliniz varsa görün. O şerefsiz köpek içeride çürümeyi çoktan hakkediyor. Ayrıca senin karşında çocuk yok! Kendine gel. Bağırıp çağırıp beni tehdit edemezsin. Benden de, sevdiğim adam da uzak duracaksın. Yoksa yemin ederim hiç görmediğim bir Ecrin olarak karşına çıkarım!" Sözlerim biter bitmez, bir şey demesine müsaade etmeden telefonu yüzüne kapattım. İlk defa birine karşı açık açık Araf'ı sevdiğimi söylemiştim. Bu farkındalık bir an için boğazımı düğümlese de aldırmadım. Orada söylediklerim harfi harfine doğruydu. Her kadın gibi yeri geldiğinde vahşi bir aslana dönüşebilirdim. Kimsenin beni ezerek bir şey yaptırmasına izin verecek değildim.

  Ardından bir saniye bile düşünmeden Araf'ı aradım. 3. Çalıştan sonra nihayet telefonu açtı. Sesi yediği halttan olsa gerek gayet neşeli geliyordu.

"Söyle güzelim?"

"Geri zekâlı!" Diye haykırdım sinirle. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Bir süre karşı taraftan hiç ses gelmedi. En sonunda konuştuğunda sesi şaşkınlıkla çarpılmıştı.

"Ne yaptım ya?" Sinirli bir gülüş kaçtı dudaklarım arasından. Bir an gerçekten delirdiğimi düşündüm. Sinirlerim bir enkazın altında kalmış gibi harap olmuştu.

BENİ KALBİNE HAPSET: GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin