Bölüm biraz uzun oldu. Bölerek okumanızı tavsiye ederim.
İyi okumalar.
⚛⚛⚛
Gök, siyah bir perde gibi üstümüzü kapatırken, korku bütün hücrelerime sinmişti. Duyularım bir o kadar açık, aynı oranda da bir o kadar da kapalıydı. Öyle ki; burnum, kurşun namluyu terk ettikten sonra etrafa yaydığı o barut kokusunu bile algılarken, kulaklarım sanki duymuyordu. Duysa bile sindiremiyordu. Bunun bir çeşit şok olduğunu bilmeme rağmen kendime engel olamıyordum. Lânet olsun! Deli gibi titriyordum.
"Ecrin, bana bak güzelim." Ortam bir ölünün ruhunu teslim ettikten hemen sonra ki sessizliğine bürünmüşken kulaklarıma Araf'ın güzel sesi ilişti. Gözlerimi onun gece karası gözlerine tutundurdum. Üstümde boylu boyunca uzanmışken, bana endişeyle bakıyordu. Bir şey dememe kalmadan, üstümden kalkıp yanıma oturdu. Akabinde, telaşlı gözleri bedenimde turladı.
"Ecrin, iyisin değil mi? Vurulmadın değil mi, güzelim? Ecrin cevap ver!" Diye en sonunda sesini yükselttiğin de, zihnimde hüküm süren şok bir bıçağın keskin darbesiyle kan kaybına uğrayarak silikleşti. Hızla yerimden doğrulup, Araf'a bakmaya başladım pür dikkat.
"Araf, sen iyi misin? Vurulmadın, değil mi?" derken sesim titriyordu. Sarı sokak lambası karanlığımızı biraz olsun aydınlatsa da, her şeyi net göremiyordum. Araf kollarımdan tuttup beni daha da yakınına çekti.
"Ecrin, bir yerin acıyor mu? Ha? Acımıyor, değil mi?" Derken elleri kontrol eder gibi kollarımda, sırtımda turluyordu. Yüzü telaşla çarpılmış, göz bebekleri büyümüştü. Sinirle kaşlarımı çatıp bağırdım.
"Araf cevap ver, iyi misin?" Sesim boş sokakta dalga dalga yayıldı.
"İyiyim, Allah'ın cezası! Sen iyi misin?" diye haykırdı hiddetle.
"İyiyim!" diye bağırdığım da, daha ne olduğunu bile anlamadan kendimi Araf'ın kucağında sımsıkı sarmalanırken buldum.
"Kahretsin! Çok korktum. İlk defa çok korktum," derken sesi boynuma gömdüğü başı yüzünden boğuk çıkıyordu. Tenime değen dudakları içimi eritmişti. Burnundan verdiği sert nefesler tenimi dağlıyordu. "Şükürler olsun. Şükürler olsun. İyisin." diye mırıldandı düşük oktavlı sesiyle. Ben de kollarımı kaldırıp onun benim bedenimi sıkıca sardığı gibi sardım bedenimi. Bir kolu belimi sıkıca kavrarken, diğer kolu kanat kemiklerimi çevrelemişti. Bedenim yarı yarıya kucağında sayılırdı. Bir süre sessizlik içerisinde, birbirimize sarılarak durduk. Birbirimizden ayrılmamızı sağlayan şey, Deniz'in telaşlı bağırtısıydı.
"Ecrin!" Araf'ın kucağından hızla kalkıp, Ayaklandım. Aynı anda Deniz, koşarak gelip kollarını boynuma dolayarak bana sarıldı. Ben de ona sıkıca sarıldım.
"Silah seslerini duyduğumda ödüm koptu. Hele seni odanda bulamadığımda." Kollarımı Deniz'in ince bedeninden çekip yüzüne baktım. Gözlerin de koyu bir korku hüküm sürüyordu. Ona gülümsemek istedim. Her şey yolunda, hiç bir sorun yok demek istedim. Yapamadım. Gözlerim Araf'a kaydı tekrar. Ayağa kalkmış, ellerini bacaklarını saran kot pantolonun cebine sokmuş, bizi izliyordu. Arkamızdan gelen sesle, gözlerimi Araf'tan koparttım.
"Ecrin! Deniz, ne oluyor?" Burak'ın telaşlı sesiyle Deniz bir iki adım geri çekilip ona döndü. Burak'a bakmak istedim lâkin yapamadım. İçimden yükselen bir his bunu yapmama engel oldu. Onun yerine Araf'ı yanına gidip, tam önünde durdum. Gece karası gözlerini, gözlerime ilikleyip kaşlarını çatarak yüzümü süzdü. Daha sonra ani bir hareketle yüzümü, avuçları arasına alıp, bana biraz daha sokuldu. Dudaklarından çıkan sıcak nefes, yüzümü yalayıp geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ KALBİNE HAPSET: GECE
Romance"Biz; seninle, neyiz biliyor musun, Hediye?" Diye mırıldandı, kirpiklerine geceyi astığım adam. Omurgasının altında ruhumun zevahirini taşıyan, ihtilâlim. Sertçe yutkunup, biraz daha sokuldum gecemin sıcak sinesine. Hemen sardı bedenimi sanki bunu b...