Sedef

33.1K 1.8K 72
                                    

Esneyerek yatakta gerinmeye çalıştım. Şaka gibiydi. Tam üç gündür yatak kuşu olup çıkmıştım. Elim telefona gidince saatin ona geldiğini fark ettim. Büyük ihtimalle Abim kahvaltısını yapıp çıkmıştır.

Yatakta doğrularak çıplak ayağımı zemine koydum. Doğrulunca da esneme hareketi yapıp ilk iş olarak duşa girdim. Dün bütün gece düşünmüş ve sonuç olarak bay uzun buruna gidip teşekkür etmeyi karar kılmıştım.

Tamam, başta kimyamız uyuşmamıştı ama düşününce adam benim için canını ortaya koymuştu. Gelip beni aramış olması dahi büyük nezaket iken adam vurulmuştu.

"Şuna Adam deme Sedef, onun bir adı var Cihan..."

Duştan çıkınca saçlarımı kurulayıp ördüm. Bir saatin sonunda salona gittiğimde Sevda'nın oturmuş bebek dergilerini karıştığını gördüğümde "Günaydın Yengecim..."

"Günaydın tatlım..." dediği sırada odada göz gezdirdim. "Abin çıktı. Giderken de seni uyardırmamam konusunda net şekilde uyardı. "

"Aslında çıkması iyi olmuş..." derken dergiyi kapatıp hemen yanıma gel demişti. Bende söylediğini yaparak yanına oturdum.

"Aklında ki şeyi bana hemen söylüyorsun tatlım..." dediğinde gülmek istedim. Anlaşılan yengem kendine yeni eğlence arıyordu.

"Sen haklıydın Cihan'a bir teşekkür borcum var. Bu yüzden yanına gidip teşekkür edeceğim..."

"Bir Cihan edin iki yanına gideceğim dedin üç yerini nerden biliyorsun?" diye sorduğunda dudağımı dişledim. Evet ya bu adamın numarası yahut adresi yoktu ki...

"Birincisi tatlı yengem o adam benim patronum değil ki bey diyeceğim. İkincisi ise yüz yüze konuşmak en doğrusu son sorunun cevabı da sende Afra, senin kaç yıllık arkadaşın eh Cihan da onun kuzeniymiş bir sorsan olmaz mı?"

"Haklısın kız... Dur ben hemen sorup geliyorum." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Sevda, ara ya da mesaj et eve gitmeye ne gerek var."

"Ev dediğin karşı daire ve emin ol gidip gelmek daha kısa sürer." diyerek eli karnında ayaklandı. Eliyle de kıyafetimi işaret ederek "Sende ben gelene kadar bu paçoz halinden kurtul örgülü saçlarını da aç bu halde ancak markete gider kendine sakız alıp gelirsin."

"Sağ ol Sevda, beni iyi gömdün..." diye söylendiğimde hiç oralı olmadı.

"Gelince seni kontrol edeceğim. Geldiğimde karşımda genç bir kız görmek istiyorum ona göre..."

Sevda, giderken pantolon ve gömleğime baktım. İyi ama ben böyle gidecektim. Oflayarak odama gidip kendime kıyafet bakındım. Cidden of ya ben ne giyecektim şimdi ki... Sonunda sırf tek parça diye günlük tarzı elbise giyip altına da sporlarımı giyip örgülü saçlarımı açtım. Eğer Sevda, beğenmezse tamam değiştiririm diyerek elinden adresi aldığım gibi kaçar giderdim.

Nitekim sandığım gibi olmadı. Sevda beni beğenmiş hatta ne için dilediyse boş şans diyerek beni yanından postalamıştı. Bende verilen adreste ki şirkete gelmiştim.

Geldiğim şirket güvenlik şirketi ve gördüklerimin en büyüğüydü. Girişte Cihan ile görüşmek istiyorum dediğimde bana uzaylı görmüş gibi bakmıştı. Bende Cihan ATASAY diye düzeltmiş o da randevu sormuştu.

"Eğer adımı söylersiniz görmek isteyecektir. Adım Sedef sadece Sedef." demiştim. Benim soyadımı bilmedğine emindim.

"Üzgünüm müsait değilmiş..." dediği sırada gözlerim kocaman oldu. Yok ama artık ben senin var ya...

"İsmimden tanıyamadı galiba bir daha arayıp beni Afra'nın gönderdiğini söyler misiniz?" diye sorduğumda gözlerini devirerek son kez der gibi arayıp tekrar sordu. Bizzat Cihan ile değilde sekreteriyle konuşuyordu.

"Toplantısı varmış sizi biraz bekleteceğiz Sedef Hanım şöyle buyurup bekleme salonuna geçin ben size haber vereceğim."

Ha şöyle diyerek yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurduğum gibi gidip işaret ettiği yere oturdum. Beyefendi başımıza başbakan da bir de beni bekletiyor. Ben bilirdim basıp gitmesini ama buraya kadar boşuna gelmedim.

Bekle... Bekle derken tam tamına abartısız bir saat geçmişti. İnsanlar yemek molasına çıkarken elimi başıma götürdüm. Başım çatlıyordu. Başımı ellerimin arasına alıp gözlerimi yumdum. Bu adam beni bilerek bekletiyordu. Artık bundan emindim.

"Sedef!" Bir el koluma dokununca başımı kaldırarak sesin sahibine baktım. Sonunda beni hatırlamıştı. Cevap vermeden ayağa kalkacaktım ki başım dönerek affalladım. "Sedef, iyi misin?" Cihan sorusuyla birlikte düşmemem için kollarımdan tutmuştu.

"İyi... İyiyim." dedim ama hala gözüm kararıyordu. Allah'a için ben en son ne zaman yemek yemiştim. Biraz kendime gelince kısık gözlerle yüzüne baktım.

"Sedef, neyin olduğunu söylersen sana daha çok yardımcı olurum."

"Hiç! Aslında buraya teşekkür etmek için gelmiştim ama beni beklettiğin için etmeden gideceğim." derken yanından uzaklaşacaktım ki tutuğu kolumu bırakmak yerine daha çok kendine çekti.

"Hiç olmazsa burada çocukluk yapma da neyin olduğunu söyle..." Bana mı kızdı o ne hakla asıl benim kızgın olmam gerekiyor.

"Beni tam bir saati geçkin süredir beklettin ve ben açım başımda bu yüzden döndü. Eğer sen değerli vaktinden beş dakika ayırsaydın yaptıkların için teşekkür edip gidecektim."

"Aç olduğunu bilmezdim. Madem özür için gelip bu kadar bekledin bende sana öyle yemeği ısmarlayabilirim." dediğinde bir an önce yemek yemeliyim düşündüm.

"Açım çünkü buraya gelmek için hazırlandın ve o sırada yemek aklıma gelmedi... Ben galiba akşam da yemedim. Evet ya akşam abim yemek yemediğim için bir ton laf etti." derken sona doğru kendimle konuşuyordum. Bu halime gülen Cihan bileğimden tutarak.

"İtirazsız yemeğe gidiyoruz..."




Bir gülüşle başlar her şey...



CİHAN  🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin