Dakikalar! Dakikalar o denli hızlı geçiyordu ki her geçen saniyeyle tüylerim diken diken oluyordu. O adamın söyledikleri kulaklarımda çınlamayı bırakmayınca ellerimle kulaklarımı kapattım. İstemiyordum. Başıma gelecekleri yaşanacakları istemiyordum. Allah'ım bana yardım et birazdan olacaklardan beni koru... Yumduğum gözlerimi açınca bir kez daha gecelik parçası gözüme çarptı. Eğer bunu giymezsem başıma bütün adamlarını toplayıp herkesin gözü önünde giydirecekmiş.
"Giymem. Ölsem de giymem." Bir kez daha içimden bu söyleri söyledim. Keşke burada o iti öldürecek bir şey olsaydı. Belki de yine silahıyla gelir bende fırsattan istifade belindeki saihı alıp kafasına sıkardım.
Kapıdan gelen seslerle tüylerim diken diken oldu. O kansız geliyordu. İşittiğim seslerle ayağa kalkarak duvar dibine gidip yapıştım. Şerefsiz gitmeden önce ellerimin bağını çözmüş bende hemen ayaklarımı çözmüştüm ama elim kolum bağlı olmasa da kaçamamıştım. Küçük odada kilitli kapı haricinde kaçacak fare deliği dahi yoktu derken kapı aniden açıldı. Önce içeriye iki adam girdi sonra da o adam gözüktü. Onu görmemle duvara doğru pısmam bir oldu.
Soysuz bir şey söylemek yerine üstüme baktı sonra da yerde parçalanmış olan geceliği görünce daha çok sinirlendi. Öyle ki bir hışımla soluğu yanımda alarak gelip saçlarımın kökünden tutarak aşağıya doğru çekiştirdi. Can havliyle ellerinden tutup gözlerimi yumdum.
"Seni küçük s.rtük demek giymesin ha! Peki. sen bilirsin zaten oda çıkacaktı sorun değil. Böyle de hallederiz işimizi. Siz çıkın önce ben sonra da siz... Sizin de işiniz bitince de abisinin kapısının önüne atın gitsin."
Hala saçlarımı tutan kansızdan kurtulmaya çalışırken daha çok canım yanmıştı. Kendi kadar adi olan adamları odayı terk ederken arkalarından bağırdım ama ben kimse neden bağırıyordum Son gücümle adama bir kez daha itmeye çalıştım ama nafile benden daha güçlüydü ona karşı direnemiyordum...
"Yalvarırım bırak beni. Ne istersen yaparım yeter ki bırak. Ne olur hiç mi acıman yok... Lütfen beni bırak. Söz veriyorum kimseye bahsetmem bunlardan yeter ki bırak!"
Yalvarmalarım boşunaydı... Bana acımak yerine yüzüme çok şiddetli tokat atmıştı kendimi botlu boyunca yerde buldum Artık laf anlatmaktansa sadece bağırıyordum. Aynı zamanda yerde sürünerek ondan gidebildiğim kadar uzağa gitmeye çalışıyordum. O ise pişkinlikle üstüme atlamıştı. Üstümdeki gömleği boydan boya yırtınca ağzımdan bir feryat daha çıktı. Bu sırada hem bocalıyor hem de tırnaklarını yüzüne batırıyordum. Bir kaç tane daha tokat atınca beynimin durduğunu sandım.
Sonuna kadar dirensem de üstüme abanırken bir yandan da kemerini çıkarmış... Derken bir kaç el silah sesi duydum kafamı sağ tarafa çevirmemle kapı yerle bir olmuştu içeri giren ise Cihan dan başkası değildi. Öyle ki anın etkiyle donmuştum o ise üstüme abanan adama bakıyordu Cihan saniyesinde üstümde ki adamı alınca bütün ağrılığı benden gitmiş. Cihan'ın adama geçirmesiyle kendisini duvarda bulması bir olmuştu.
Cihan, var gücüyle vururken bende titreyerek daha çok ağlamaya başladım. Öyle ki ayağa kalkıp buradan kaçacak gücüm yoktu. Sadece kendimi toparlaya çalışarak açıkta kalan yerlerimi örtmeye çalıştım. Aradan saniyeler geçmişti kapıda abim içeri göründü. Ağlamam. Hıçkırığa dönüşünce abim bir hışımla yanıma gelerek önümde diz çöktü.
"Sedef, canım... İyi misin?" Kafamı olumsuz anlamda sağa sola çevirdim. Nasıl iyi olabilirdim ki abimin gözünden öyle bir gölge geçti ki korkudan titredim. Abim uzanıp alnımdan öpünce ayağa kalkıp Cihan'ın dövmeye devam ettiği şerefsiz adama bir tane de o geçirdi. Aradan çok geçmemişti ki içeriye giren Onur, sesini dahi çıkarmadan yanıma gelip ceketini üstüme giydirdi. Küfürler hava da uçuşurken ben ne olduğunu anlamadan Cihan, yanıma gelip kucakladığı gibi beni odadan dışarıya çıkardı. Ben son bir kez daha o kansıza bakamamıştım. Tek yaptığım şey Cihan'ın boynuna kollarımı dolayarak gözyaşlarımı üstüne dökmek oldu.
Bizi bulunduğumuz binadan çıkarırken ne çok adam görmüştüm. Hepsi kimin adamlarıydı. Cihan beni bir araca doğru götürdü. Arabanın kapısını bir adamı açınca geriye çekilmiş. Cihan ise beni arka koltuğa bırakıp hiç düşünmeden elleriyle yüzümü kavrayıp dudağını alnıma bastırdı. Bu hareketi yaparken gözlerimi kapatıp yutkundum.
"Hastaneye gidelim mi? "Diye sorduğun da yüzüne bakmadan hatta başım önümde eğik "Ha... Hayır. İstemiyorum. Beni eve götür." Bir an önce eve gidip üstümdeki pislikten kurtulmak istiyordum. Şuan sadece bunu istiyordum. Cihan'ın sesi kesilince üstüme yırtık kıyafetlerime baktığını fark edip çok utandım. Öyle çok utandım ki kulaklarım kadar kızardığımı fark ettim.
"Sedef... O it sana dokundu mu?"
Ne yani şimdi ki derdi bu muydu? Ben haldeyim görmüyor mu bu adam. Üstelik de o şerefsizin vurduğu yerler acıyor iken beni sarmalayıp geçti demesi gerekirken... Peki, o şerefsiz haklı mıydı? Eğer öyle olsa beni istemez miydi? Gözümden bir damla yaş düşerken aklımdan geçeni söyledim.
"EVET!.."
#bedenimedokunma
![](https://img.wattpad.com/cover/138788185-288-k692051.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAN 🚬
Aventura© Tüm hakları saklıdır Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin, her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki; istesen de silemezsin...