Yeminim olsun

6.5K 447 53
                                    

"Sedef!"

Bana kal gelmiş vaziyette olacakları izlerken Sevda gelip beni dürtüklemişti. Onun dürtüklemesiyle yerimden sarsılırken karşı kapıdan uykulu vaziyette Defne çıkıp ne oluyor demişti. Ben daha cevap vermeden kapıda Fatih ve kucağında ki yarı baygın Afra'yı gördüm. Fatih kızarmış vaziyette karısını sımsıkı kucaklarken kızaların Afra'yı görünce bağırmaları kulağımı çınlatmış ve o an kendime gelebilmiştim.

"Durun kızlar durun..." Onur başlarından bizi uzaklaştırırken Fatih çoktan asansörün içine girmiş hemen peşi sıra barut fıçısı gibi görünen Cihan girmişti. Asansörün kapısıyla gözleri sinirden kan çanağına dönen Cihan ile göz göze gelmemle asansörün kapısı kapındı.

"Sevda bizde biz de gidelim."derken Onur karısının elinden tutup gitmesine mani oldu.

"Biz burada baston korkuluğu muyuz siz evde kalıp bebeklere bakın biz Sedef'i de alır gideriz. Tamam, mı?" diye sorduğunda Defne hayır demişti.

"Sevda içeriye girip bizi de oyalamayın bize ihtiyaçları olabilir. Sedef hadi bakma öyle..." Kızlar hayır mayır dese de abim bileğimden tutarak peşi sıra sürüklemişti. Onur önden biz abimle arkadan merdivenlerden hızla inerken kızlar arkamızdan bağırıp bizi de haber verin demişlerdi. Son merdivene kadar abimin süreklediği kadar koşarak nefes nefese kalmıştım.

En sonunda garaja ulaştığım da Cihan araba koltuğunda Afra ve Fatih ise arka koltuğa çoktan yerleşmişlerdi. Bende yanlarına binmek adına öne atılsam da Cihan'ın beni gözü görmemişti. Eğer abim beni geriye doğru çekmeseydi belki de arabanın tekerliği ayaklarımın üstünden geçebilirdi.

"Sedef kendine gel. Şu durumda kimsenin gözü seni görmez." Diye ikaz çektiğinde ne demek istediğini sonunda idrak edebilmiştim.

"Hadi oyalanmayın daha fazla sizi bekleyemem." Onur bizi uyarınca abim hemen yanına bende arka koltuğa geçerek dua etmeye başlamıştım. Yol boyunca ise burnumun direği sızlamıştı da gözyaşlarımı zor tutabilmiştim. Ne ara hangi ara geldik bilmiyorum ama aracın durup bizimkilerin arabadan fırlamasıyla bende peşlerine düşmüştüm. Abim geriye dönüp afalladığımı görünce tekrar yanıma gelip bileğimden tutmasıyla tutuğum gözyaşlarıma hakkim olamamıştım. Abi olmak böyle bir şey demekti galiba her durumda kardeşini düşünebilmek.

Sonunda ışığı görmüş gibi Cihan ve Fatih'i görünce elimin tersiyle burnumu sildim. Onur bizden önce davranarak nasıl olduğunu sorunca Fatih'in titrek sesini duydum. "Afra'yı bulduğumuzda baygındı ve kanaması da vardı. Şimdi ameliyata aldılar..."derken Cihan şimdiye kadar kendini zor tutmuş gibi küfür ederek Fatih'in üstüne çullandı.

"Lan Allah'ın gerzeği bana kuzenin durumu kritik martavalları atarken senin küçük beynin neredeydi. Nasıl onu yalnız bırakırsın nasıl?" Onur, Cihan'ı tutarken Mert abimde fatih'in önüne geçmişti de şükür ki Fatih hiç oralı olmamıştı. "Siz söyleyin lan o kız beni aramasaydı ne olacaktı? Bu gerzek sabaha keyifli uykusundan uyandığında Afra'nın cansız bedenini mi bulacaktı?"

"Kendine gel Cihan o adam dediğin Afra'nın eşi bebeklerinde babası şimdi şok içinde olduğu için sana mantıklı cevap verememesi suçlu olduğunu göstermez." Cihan dişlerini sıkarken ellerini de yumruk yaptı. Bense aptal gibi müdahale edemeden olanları geriden izliyordum.

"Dua et üçüzü de hiçbir şey olmasın yoksa seni elimden feriştahı gelsin alamaz sadece dua et." Fatih'in tek odak noktası acil kapısıyken bizim odak noktamız nevri dönen Cihan'daydı. Cihan uzaklaşırken Onur ve Mert Abim, Fatih'in yanında durarak ellerini omuzlarına koydular. Onlar da kısa süre önce bu kapılardan geçmişlerdi. Belki onun ne hissettiğini onlardan iyi kimse bilmezdi. Bende olmam gereken yerde olarak Cihan'ın peşi sıra yürüdüm.

"Cihan!" Cihan bana kulağında ki telefonla dönünce "Mesut, teyzemi de al hastaneye gel. Ayşin'nin doğumu başladı..." Allah'ım bu iş hiç iyi yere gitmiyordu. Elim kalbimin üstüne gidince Cihan bağırdı. "Anlat lan her şeyi anlat onu da ben söyleyeceğim." Bu sözü üzerine ona başımı olumsuz anlam da salladım "Sen attığım konuma teyzemle gel." Dediğinde telefonu kapatıp avucunda sıkmıştı.

"Cihan, teyzenin kalbi dayanır mı? Mesut, ne diyecek Anne, kızını bulduk şuanda da kritik bir doğumda mı? Diyecek. Lütfen daha mantıklı düşün. Bir Annenin kalbi dayanır mı?"

Nereden bilebilirdim bu sözlerimin oka dönüşüp beni bulacağını... "Sen ne anlarsın ha ne anlarsın? Hiç anne oldun mu? Hayır. Peki, o kadın yıllarca ağlamaktan gözünde yaş kalmadı. Peki, ben ne yaptım biricik kızını ondan sakladım. Eğer Ayşin'in başına bir şey gelin. Teyzem beni asla affetmez o beni affetse ben kendimi affetmem. Ah aptal kafam neden onları dinledim ki Ayşin'e teyzemden daha iyi kim bakabilirdi kim?"

"Cihan, lütfen kendine gel. Herkes iyi olacak bak göreceksin herkes..."derken Cihan ellerini tutuğum anda ellerini benden çekerek eliyle Fatih'i işaret etti.

"O adamdan hep nefret etmiştim. Bana göre hep ters giden onda sevmediğim şeyler vardı ve diğerlerinde de... Ama yemin ettim kuzenim oradan sağ çıkamazsa bende onu bu hastaneden sağ çıkarmayacağım. Yeminim olsun ki ölümü benim elimden olacak..."           




BAKALIM BU SAVAŞI KİM KAZANACAK?




SİZCE?




CİHAN  🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin