Başım kazan yeri olmuşken birde burada durmuş Mert Beyi bekliyordum. Son zamanlarda üçlüye olan kuşkularım gitse de tamamen ortadan yok olmamıştı. Belki de duygularım buna mecbur kılınmıştı. Ne de olsa Ayşin onların geliniydi bu da yetmezmiş gibi sevdiğim kızın abisi bu adamdı. İnsan ister istemez pozitif düşüncelerle yaklaşma zorunluluğu hissediyordu.
Ahmet arabadan getirdiği ilk yardım malzemesiyle elime sargı yapmıştı. Elimdeki sargıya bakarken beynimde uğuldayan kalabalığın sesini zihnimde yok etmeye çalışıyordum. Sol elimle şakaklarıma baskı yaparak baş ağrımın geçmesini beklemedim ama bu keskin ağrı geçmek bilmiyordu. Tam ayaklanıp hadi Ahmet buradan gidelim dediğimde Ahmet gözüyle bir noktayı işaret etti.
"Cihan geliyorlar..."dediğinde bende o yöne baktım. Mert de beni uzaktan da olsa fark etmiş olmalıydı ki bana odaklı yürüyordu.
"Gelsin bakalım neymiş derdi."dedim hoş derdini biliyorum ya kesin bana nutuk çekmeye gelmişti. Mert hızla yanıma gelirken Ahmet de benim gibi ayaklanmıştı. Tam de beklediğim gibi Mert yanıma gelip yakama yapışır sanırken tam aksine çeneme afili bir yumruk yemiştim. Ben çenemi sıvazlarken bütün kalabalık bize dönüp bakmış Ahmet de öne atılacaktı ki elimle onu durdurdum.
"Lan it! Sen benim kardeşimi orada bırakıp nasıl gidersin?" diye sorduğunda neyden bahsediyorsun diye sormak istedim. Bana öyle bir şekilde sormuştu ki sorusunu duyan kardeşini iki çocukla ortada bıraktığını sanırdı.
"Mert sakin olsan iyi olur... Sakin olup Cihan'ı dinle."dediğinde Ahmet bizimkisi daha çok kabararak bana diklendi.
"Neyini dinleyeceğim lan bunun... Bana, bak Cihan nerde senin adamlığın nerde bize nutuk attığın büyük aşkın. Söyle lan bana nerde kaldı adamlığın? Sen kardeşimi öylece geride bırakırken hiç acımadın mı? Söyle yüreğin sızlamadı mı?" Elimi enseme götürdüğümde bize aptal gibi bakan insanlara defolun diyerek bağırmak istedim.
Aslında Mert haklıydı. Şimdi ne söylenir ki nerde benim adamlığım bana ihtiyacı varken onu tek başına bırakmıştım. Yanında olmam gerekirken yapayalnız bırakıp gelmiştim. Bir kez daha öfkeden delirmiş abisine baktım. Ayakta duramayarak sağa sola gitmiştim ki Mert, sarhoş olduğumu anlayıp tekrar yaklaşarak tekrar yakamdan yapıştı. Ahmet, araya girmek adına bir adim attı ki ona doğru elimi kaldırıp durmasını işaret ettim.
"Bırak Ahmet haklı."dediğimde başım çok fena duruyordu. Az önce otururken dünya bu denli hızlı dönmüyordu.
"Bak, sen paşamıza demek hakli olduğumda bilirmiş ama biliyor musun, sen hiç bir şeye değmezsin zamanımı inan ki boşa harcıyorum. Onun yerine gider kardeşime sarılır senin yapamadığını yapıp teselli ederim."dediği anda geri doğru itip üstünü başını silkti.
"Sedef İyi mi?" Bu sorumla delirerek işaret parmağıyla göğsüme vurdu.
"Bir daha sakin kardeşimin adını ağzına alma Cihan, sakın! Ben, sana bir şans verdim ama sen bu şansı kaybettin. Bu demek oluyor ki kardeşimi de sonsuza kadar kaybettin. Duydun mu? Sen onu bugün kaybettin. Sen kardeşimi orada tek bırakıp gittin ya onun için öldün Cihan. Eğer kardeşime yaklaşmaya çalışırsan seni de o it gibi öldürürüm anladın mı beni öldürürüm. "
"Ben onu asla bırakmam. Ben Sedef'i bırakamam. İstesemde bunu yapamam."
"Şaka mısın?. Bugünkü yaptığın neydi ne sanıyorsun Sedef, senin yüzüne bir daha bakar mı? Hadi diyelim ki saf kardeşim baktı. Peki, ben izin verir miyim? Sanıyor musun o beni çiğneyip geçer. Hadi aşkına yenik düştü seni affetti peki ben Sedef'i affeder miyim? Sen, her türlü bittin Cihan."
'Sen kafayı yemişsin Mert, ölürüm yine de bırakmam onu duydun mu bırakmam. Eğer duymadıysan tekrarlıyorum. Ben, ölürüm yine de bırakmam... Evet, bugün bir geri zekâlılık yaptım. Lanet olsun ki bir aptallık yaptım bırakmamalıydım öylece orada bırakmamalıydım. Ama şunu da bil onun gözünden düşen her damla yaş kor olup beni yaktı. Şunu da bil değil sen dünya karşıma dikilsin yine de bırakmam."
"Bana edebiyat yapma Cihan, bu laflarla anca saf kızları kandırırsın ve bir şey daha var. Benim için öz babasından vazgeçen Sedef aşkını kalbime gömer de bana karşı çıkıp sen demez." Babası mı? Aklım yerinde olmasa da babasıyla olan sorunlarını hatırlıyordum.
"Yeter artık herkese rezil olduk ya buradan çıkalım ya da kavga etmeyin."
"Evet, haklısın Ahmet gidelim. Hemen Sedef'in yanına gidelim."diyerek yanından geçip gidiyordum ki kafamda hissettiğim soğuk metalle ben olduğum yerde kaldım da herkesi bir panik havası sardı. "Buna izin vermem. Kardeşimin canını yakmana izin vermem. Sedef'i aklından sileceksin Cihan!"
"Sık lan? Bana inanmıyorsan sık!"Arkamı dönüp ona baktığımda Ahmet'inde Mert'in başına silah dayadığını fark ettim. Koca arda bağrış çağrış herkes bir yöne kaçarken geriye çok az insan kalmıştı.
Mert de kafasına dayanan silahı hiç umursamadan bana diklenmeye devam etti. "Güldürme beni Cihan ve artık gözümden düşmeyi kes. Ben, seni buraya uyarmaya geldim canını seviyorsan benden ve ailemden uzak duracaksın yoksa hiç acımam!"
"Uzak durmam. Durmam için ölmem gerekir. Şimdi ya sık yoksa gidiyorum."
Arkamı dönmemle tek bir silah sesi duyuldu. Ondan sonrası sessizlik!
#düelloyadavet
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAN 🚬
Pertualangan© Tüm hakları saklıdır Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin, her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki; istesen de silemezsin...